Günümüzde çocuk ve ergenlerin ders başarısını etkileyen birçok neden bulunmaktadır. Burada öğrenci, yaşadığı aile ortamı ve çevresi ile okula ilişkin etkenler rol oynamaktadır. Çocuk ile ilgili nedenlerin arasında öğrenme düzeyinin yaşıtlarına göre düşük olması, özel öğrenme güçlükleri ya da dikkati sürdürme güçlüğü ile dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu önemli rol oynamaktadır.
Öğretmenleri ve anne babalar tarafından “zeki ancak başarılı değil” şeklinde tanımlanan özel öğrenme güçlüğü ya da dikkat eksikliği hiperaktivite sorunu olan çocuklar sıklıkla ders başarısı ve disiplin ile ilgili güçlükler yaşamakta, çoğunlukla karne dönemleri hem çocuk hem de aileler için kaygı uyandıran sancılı dönemlere dönüşmektedir.
Bu tanılarla izlenen çocuklar, normal ya da normalin üzerinde zeka düzeyleri olması nedeniyle öğrenmeye yönelik neden güçlük yaşadıklarına bir anlam verememekte, aileleri ve öğretmenleri tarafından doğru şekilde desteklenmediklerinde psikolojik açıdan ciddi yetersizlik, başarısızlık ve özgüven eksikliği yaşamaktadırlar. Bunun sonucunda da okula gitmek istememe, ders ve ödevlerden uzak durma, uyum sağlayamama gibi pek çok problemin oluşturduğu bir kısır döngünün içine girmektedirler. Bu nedenle okul ve karne dönemlerini çocuklar için bir kâbusa dönüştürmemek amacıyla hem öğretmenlere hem de ailelere düşen pek çok görev vardır.
Öncelikli olarak Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu ile Özel Öğrenme Güçlüğü tanıları, özellikle çocuklar okula başladıktan sonra problemlerin daha çarpıcı hale geldiği tanılardır. Okulun başlaması ile birlikte öğretmen ve aile şikâyetleri, sırada oturmama, dersi dinlememe, ödev yapmak istememe ve uyum sorunları baş gösterir. Zamanında önlem alınmadığında kısa zamanda çocuklar “ben tembelim” “beceriksizim”, “yapamıyorum”, “aptalım” gibi olumsuz duygu durumu elbiselerini üstlerine giyerler. Doğru zamanda, doğru yardım bu çocukların eğitim hayatları ve olumlu kişilik gelişimleri açısından hayati önem taşır.
Doğru tıbbi ve eğitimsel yardım alınıp; okul- aile işbirliği ile desteklendiğinde olumlu gelişmeler sağlamak mümkün olmaktadır. DEHB ve ÖÖG olan çocukların kaliteli bir eğitim yaşantısı için öğretmenlerinin olumlu ve gerçekçi akademik beklentiye, sıkı bir gözlem ve denetim becerisine, sabırlı ve esprili bir kişilik yapısına, işbirliği yatkınlığına sahip olması gerekmektedir.
Ödevlerini küçük parçalara ayırarak vermek, ödevin niceliğinden ( sayısından) çok niteliğiyle ilgilenmek, proje ödevleriyle desteklenmek, zaman zaman sözlü değerlendirmeler yapmak başarıyı arttıran uygulamalardır. Yazılı sınavları ise kısa-öz-sınırlandırılmış konulardan hazırlayarak uygulamak, kısa kısa zaman dilimlerinde daha sık aralıklarla değerlendirmek hem okul başarılarını hem de bununla orantılı karne notlarını olumlu yönde etkileyecektir.
Karne uzun bir eğitim döneminin ürünüdür. Çocukların karnesindeki notlar sadece, farklı zamanlarda girdikleri sınavlardan aldıkları sonuçların göstergesidir. Unutmamalıdır ki o rakamlar çocuğun gerçek becerilerini, gayretlerini ve yeterliliklerini tam olarak yansıtamamaktadır.
Karne zamanı gelinceye kadar çocukların okul ve sorumlulukları hakkında nasıl eğitildikleri, arkadaş ve aile ilişkileri yetenekleri ya da becerilerini aşan beklentiler bakımından zorlanıp zorlanmadıkları, dönem boyunca birey olarak yaşıtlarından farklı özelliklerinin dikkate alınıp alınmadığı, yaş dönemi özellileri gibi bir çok etken çocukların karne notlarına doğrudan etki ettiği unutulmamalıdır.
Kötü karne notları anne, baba, çocuk ve okul arasındaki ilişki ve iletişimin gözden geçirilmesi için bir fırsat olarak kabul edilmelidir. Özellikle DEHB ve ÖÖG olan çocukların notları ve karnelerinde bireysel çabaları göz önüne alınmalıdır.
Zayıf notu olmayan karne kadar, yaşanılan zorluklara rağmen bir ya da birkaç kırık ya da düşük not görülen karne de mutlaka çocuğun çabasının görülmesi ve desteklenmesi gereken karnedir.
Kötü karne herkesten önce çocuğu üzer ve utandırır. Anne ve babaların ayrıca cezalandırıcı bir tutum içine girmelerine gerek yoktur. Karne günü üzücü olayların yaşanmaması için bu gün çocukla, karnesi ve notları hakkında konuşulmalıdır. Gelecek dönem zorlukların aşılması için çaba harcanabileceğini, bunun için ona yardımcı olmaya çalışılacağı, birkaç zayıfın hayatın sonu olmadığı aksine daha çok çaba harcamak ve birlikte gereken önlemleri almak için bir fırsat olduğu çocuklara anlatılmalıdır.
Kişiliğine yönelik suçlamalar çocuğu bu zorluklarla baş edemez hale getirir. Bir çocuk için en değerli hazine, annesinin babasının onu sevdiğini, ona değer verdiğini bilmesidir. Onları bu hazineden mahrum bırakacak suçlama ve cezalardan kaçınılması gerekmektedir. Çocuklar ve gençlerle olumlu iletişim kurabilmek için açık, dinlemeye ve anlamaya hazır olarak suçlamadan konuşmak gerekir.
Çocuklarımız bizim umutlarımız ve en kıymetlilerimiz. O halde onlara ne kadar değer verdiğimizi onları incitmekten, örselemekten ve umutsuzluğa itmekten kaçınarak anlatalım…
ANNE-BABALAR NELER YAPMALI?
• Başarısızlığından dolayı çocuğu suçlamayın, yargılamayın.
• Her türlü devam eden başarısızlık tablosunda psikiyatrik ve eğitimsel değerlendirmeye başvurun.
• Çocuğunuzun okul başarısızlığının nedeni DEHB ya da ÖÖG’ ne bağlı ise, bu sorunla başa çıkma becerinizi geliştirerek size ve çocuğunuza yön verecek psikiyatrik destek ve özel eğitim desteğini alın.
• Bu problemlerin eğitim yoluyla tedavisinin özel bir uzmanlık gerektirdiğini, bunu tek başına sınıf öğretmeninizin yapamayacağını, onun da yönlendirilmeye ihtiyacı olduğunu unutmayın.
• Çocuğunuzu yüreklendirin ve destekleyin.
• Tıbbi ve eğitimsel tedavi sürecinde yapamadığı şeylere odaklanmak yerine, olumlu değişimleri görmeye çalışın ve çocuğunuzla bunları paylaşın.
• DEHB ve ÖÖG olan çocukları diğer çocuklardan ayıran pek çok olumlu özellikleri olduğunu bilerek yaklaşın. Onların hayatımızın sürekli enerjik, coşku dolu, iyi niyetli, sevgi kaynağı biricik ve en kıymetlileri olduğunu unutmayın.