Kaynaştırma Eğitimi

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİ (Entegrasyon):

Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin,
Eğitim ve öğretimlerini
Normal gelişim gösteren akranları ile birlikte
Normal sınıflarda sürdürme esasına dayanan,
Destek hizmetlerinin sağlandığı
Özel eğitim uygulamalarıdır.

***Denemeler ve uygulamalar engelli çocukların bireysel olarak normal sınıflara alındıklarında sosyal becerilerinin daha çok geliştiğini göstermiştir.

Amacı:

Çocuğu normal hale getirmek değil,
Onun ilgi ve yeteneklerini
En iyi şekilde kullanmasını sağlamak
Toplum içinde yaşayabilmesini kolaylaştırmaktır.

Dayanağı:

  • 573 sayılı “Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” (Madde 12) (30.05.1997)
  • Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği
  • Anayasa (Madde 42)

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNİN İLKELERİ

  • Özel eğitime ihtiyacı olan bireyin akranlarıyla aynı kurumda eğitim görme hakkı vardır.
  • Kaynaştırma, özel ve genel eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır.
  • Hizmetler yetersizliğe göre değil, eğitim ihtiyaçlarına göre planlanır.
  • Karar verme süreci aile-okul-eğitsel tanılama sürecine göre gerçekleşir.
  • Kaynaştırmaya erken başlamak esastır.
  • Kaynaştırmada bireysel farklılıklar esastır.
  • Duyu kalıntısından yararlanmak esastır.
  • Gönüllülük, sevgi, sabır, gayret gerekmektedir.
  • Eğitim normal insanlarla ve doğal ortamlar da verilmelidir.
  • Eğitim, bireyi toplumun bir parçası haline getirmeyi amaçlar.

Tam Zamanlı Kaynaştırma:

Özel eğitime ihtiyacı olan öğrencinin kaydı normal sınıftadır; öğrenci tam gün boyunca normal sınıfta eğitim almaktadır.

Yarı Zamanlı Kaynaştırma:

Özel eğitime ihtiyacı olan öğrencinin kaydı özel sınıftadır; özel eğitim sınıfı öğrencisi başarılı olabileceği derslerde kaynaştırma sınıfında eğitim almaktadır.

Tersine Kaynaştırma:

Yetersizlikleri olmayan bireyler istekleri doğrultusunda özellikle okul öncesi eğitimde, çevrelerindeki kaynaştırma uygulaması yapan özel eğitim okullarında açılacak sınıflara kayıt yaptırabilirler.

KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR

  • Çocuklara başarabilecekleri görevler verilmeli başarılar ödüllendirilmelidir.
  • Öğrencinin yetersiz yönleri kadar yeterli yönleri de bilinmelidir.
  • Normal sınıf içinde tek bir yetersizlik türüne yönelik yerleştirme yapılmalıdır.
  • Eğitim okulda olduğu kadar okul dışı ortamlarda da devam ettirilmeye çalışılmalıdır.
  • Çocuğun güvenini, kişiliğini, ilgisini sarsacak sözlerden kaçınılmalıdır.
  • Çocuğu normal hale getirmek değil de yeteneklerini en iyi şekilde kullanmalarını sağlamak en önemli hedef olmalıdır.
  • Yapılan etkinlikler bireyin duyu kalıntısına hitap edecek şekilde planlanmalıdır.
  • Ders konularının analizleri yapılmalı konular parçalara ayrılmalıdır.
  • Sosyal, kültürel, iş ve meslek eğitimi çalışmalarına ağırlık verilmelidir.
  • Her aşamada çocuklar güdülenmeli ve teşvik edilmelidir.
  • Yetersizlik ne olursa olsun bireyi olduğu gibi kabul etmek esas alınmalıdır.
  • Çalışmalarda aile ve yakın çevresinin desteği alınmalıdır.
  • Öğrencinin öğrenciye rehberlik etmesine yer verilmelidir.
  • Etkinlikler sonucunda çocuğa geri bildirimler verilmeli, geldiği durum hakkında bilgiler verilmelidir.
  • Çalışmalar sürekli gözlenmeli kayıt edilmeli ve durum hakkında aileye açıklamalar yapılmalıdır.
  • Sınıflarda 15 öğrenciye 1 kaynaştırma öğrencisi planlanmalı zorunlu olmadıkça birden fazla öğrenci alınmamalıdır.
  • Her kaynaştırma öğrencisi için ayrı bir B.E.P hazırlanmalıdır.
  • En iyi öğretim bireyselleştirmeden toplumsallaştırmaya, somuttan soyuta, bilinenden bilinmeyene, yakından uzağa doğru giden yoldur. Öğretmenlerin öğrenciye sunacakları bilgi alanlarını bu eğitim ilkelerine göre düzenlemeleri yararlı olacaktır.
  • Öğrenmenin verimini artırmak için, sözel yöntemin yanında gözlem, deney, modelleştirme, problem çözme, soru- cevap, tartışma, grup çalışması vb. öğretim yöntemlerinin de kullanılması uygun olacaktır.
  • En iyi öğrenilen şeyler kendi kendine yaparak ve yaşayarak öğrenme durumuyla ortaya çıkar. Öğretmen bu yöntemi tüm etkinliklerin temeline almalıdır. Yaşantı, dramatize, gösteri yöntemlerinin kullanılmasına özen göstermelidir.
  • Öğretim etkinliklerinde görsel- işitsel materyaller kullanılması uygun olur. Çünkü öğrenme işlemine katılan duyu organlarının sayısı ne kadar çoksa öğrenme o kadar iyi, unutma o kadar geç olacaktır.
  • Öğrenciler düşük not aldıkları zaman öğretmenler öğrenciler hakkında önyargı beslememeli onlara karşı ilgi ve güvenini yitirmemelidir.
  • Öğretmen ders anlatırken öğrenci ile sürekli göz iletişiminde bulunmalıdır.

Özel Eğitime İhtiyacı Olan Bireylere Yararları

  • BEP aracılığı ile kapasite ve öğrenme hızına göre eğitim alır.
  • Kendine güven, takdir edilme, işe yarama, cesaret, sorumluluk gibi sosyal değerleri gelişir.
  • Özelliklerine uygun ortamdan dolayı uyum ve başarısı artacaktır.
  • Olumsuz davranış yerine olumlu davranışları artacaktır.
  • Normal öğrencilerle birlikte çalışmaları daha büyük başarılar için kendilerinde istek ve cesaret uyandırır.
  • Eğitim programlarına ek olarak aile eğitimi, sosyal, kültürel ve serbest zaman etkinlikleri sayesinde öğrenmeleri gelişir.

Normal Çocuklara Yararları

  • Engelli bireye karşı kabul, hoşgörü, yardımlaşma, demokrasi ve ahlaki anlayışları gelişir.
  • Bireysel farklılıkları doğal karşılar ve saygı gösterir.
  • Kendi yetersizliklerini görme, bunları kabul etme ve giderme davranışları gelişir.
  • Özürlülerle birlikte yaşamayı öğrenir.
  • Liderlik ,model olma ve sorumluluk duygusu gelişir.

Ailelere Yararları

  • Çocuk üzerindeki beklentileri çocuklarının kapasiteleriyle uygunluk göstermeye başlar.
  • Okula bakış açıları değişir.
  • Çocukların ilgi ve ihtiyaçları konusunda daha sağlıklı bilgi edinirler.
  • Aile içi çatışmalar azalır ve aile sağlığı artar.
  • Çocuklarına nasıl yardım edecekleri konusunda yeni yollar öğrenirler.

Öğretmenlere Yararları

  • Şartsız kabul, sabır, hoşgörü, bireysel özelliklere saygı davranışları gelişir.
  • B.E.P hazırlama ve uygulamada daha başarılı olurlar.
  • Eğitimde ekonomiklik ve fırsat eşitliği sağlanır.
  • Kaynaştırma öğrencisi ile yapılan çalışmalar sayesinde öğretim becerileri gelişecek ve deneyimleri artacaktır.

Bu yararlar, entegrasyonda rolü olan herkesin şu özelliklere sahip olması ile sağlanabilir:

  • Kaynaştırma ve kaynaştırma öğrencileri hakkında bilgi sahibi olma,
  • Yeniliklere ve değişmeye açık olma,
  • İnsanları ön yargısız kabul gösterici olma,
  • Tarafsız ve objektif olma,
  • Tutarlı, kararlı, dengeli, kişilik yapısına sahip olma,
  • Özel eğitim alanını öğrenmeye ve öğretmeye hazır ve istekli olma,
  • Sabırlı, sakin, sevgi dolu olma,
  • Empatik bir anlayışa sahip olma,
  • Görev aldığı kurumun amaç ve ilkeleriyle bağdaşım içinde olma,
  • İşbirliğini seven bir kişi olma.

Kaynaştırma eğitimi özü itibariyle doğru anlaşılamamış, ancak gelişimi, öğrenmesi normal ya da farklı her öğrenci için etkili ve çok gerekli bütünleştiren ve aynı zamanda bireyselleştiren eğitim programı, yönetim ve uygulamaların adıdır.

Kaynaştırma uygulamalarında eğitimlerini sürdüren öğrenciler:

Devam ettikleri okulun sınıf geçme ve sınav yönetmeliğine göre değerlendirilir. Ancak bireysel ve gelişim özellikleri dikkate alınarak, sınavlarda gerekli önlemler alınır ve düzenlemeler yapılır. Değerlendirmede, öncelikle bireyselleştirilmiş eğitim programlarında hedeflerin gerçekleştirilmesi esas alınır.

Zihinsel öğrenme yetersizliği olan öğrencilere, ilköğretimde sınıf tekrarı yaptırılmaz. Ancak, yaşı ve fiziksel gelişimi uygun öğrenciler, sınıf öğretmeninin önerisi ve ailelerinin onayı ile birinci sınıfı iki yıl tekrar edebilirler.

İlköğretim programını başarı ile tamamlayanlara diploma; alınan her türlü özel eğitim önlemlerine rağmen, ilköğretim programı/uyarlanmış ilköğretim programının amaçlarını gerçekleştiremeyen öğrencilere öğrenim belgesi verilir.

Kaynaştırma eğitiminde öğrencilerin yetersizliğine değerlendirilmeleri şu şekilde olmalıdır:

Kaynaştırma eğitimi uygulamaları öğrenciler arasında eğitim ve öğrenme ihtiyaçları açısından program uyarlamalarını, bireyselleştirmeyi kapsar ve içerir; ayrımcılığı değil. KAYNAŞTIRMA EKOSİSTEM GİBİDİR, Ne Eksik Ne Fazla…

Görme yetersizliği olan öğrencilere ; yazılı yoklamalarda yeteri kadar zaman verilir. Braille-kabartma yazı olarak verilen yanıtlar sınavdan hemen sonra öğretmenin öğrenciye okutmasıyla değerlendirilir. Yazılı yoklamalarda daktilo, bilgisayar gibi cihazlardan yararlanılabilir. Bu öğrenciler, çizimli ve şekilli sorulardan muaf tutulurlar.

İşitme yetersizliği olan öğrenciler ; ilköğretim ve orta öğretimde istekleri doğrultusunda, yabancı dil programlarının bazı konularından veya tamamından muaf tutulurlar. Bu öğrencilerin başarıları yazılı sınavlar, ödevler ve projelerle değerlendirilir.

Ortopedik yetersizliği olan öğrencilerden ; yazmada güçlük çektiği belirlenenler sözlü olarak değerlendirilir. Sinir sisteminin zedelenmesi ile ortaya çıkan yetersizliği olanlar ise, çoktan seçmeli testler ile değerlendirilebilir.

Dil ve konuşma güçlüğü olan öğrencilerin ; değerlendirilmesinde yazılı sınavlar, ödevler ve projeler dikkate alınır.

Özel öğrenme güçlüğü olan öğrenciler ; güçlükten etkilenme durumlarına göre yazılı sınav veya sözlü değerlendirmelerin herhangi birinden istekleri doğrultusunda muaf tutulurlar. Hiperaktivite ve dikkat yetersizliği olan öğrencilerin bu özellikleri göz önüne alınarak, kısa yanıtlı ve az sorulu yazılı sınavlar, ödevler ve projelerle değerlendirilirler.

Otistik ve duygusal uyum güçlüğü olan öğrencilerin ; değerlendirilmeleri; öğrencilerin hazır oldukları zamanlarda yapılır.

Entegrasyon, hem engelli çocuk ve aileleriyle birlikte normal çocuk ve ailelerinin, hem de eğitimcilerin, öğretmenlerin, okul yönetiminin, diğer okul çalışanların, yani eğitim ortamı ve sürecindeki tüm bileşenlerin ilişki, etkileşim öğelerinin tamamının etkin ve ortak katılımını gerektirdiği için, kültürümüzdeki imece ruhuyla oldukça benzeşmektedir. Entegrasyonun Türkçe’deki karşılığı olarak, “kaynaştırma”, “uyumlaştırma”, “bütünleştirme” kavramları kullanılmaktadır. Uygulama ve yön­temler açısından “kaynaştırma”; haklar, ihtiyaçlar açısından “bütünleştirme”; sosyal, duygusal ve kültürel paylaşımlar açısından “uyumlaştır­ma” sözcükleri daha uygun bir karşılık gibi görünmektedir. Entegrasyon, ülkemizde ihtiyaç duyulan ve hak ettiği ilgiyi bulamamış, bu nedenle de önemi henüz tam olarak anlaşılama­mış, çok etkili bir eğitim yaklaşımı ve uygulama modeli olduğu kadar; toplumu, sistemi, yönetimi, okulları, öğretmenleri, aile­leri ve çocukları kapsayan, pek çok bilimsel çalışmaya muhtaç, yeni ve farklı bakış açılarının, değerlerin oluşturulmasını zorunlu kılan, önemli bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.

Bazı sorunların çözümü, alışılmış düşünce biçimleri, kullanı­m yöntemler, oluşmuş değerler ve hali hazırdaki becerilerle mümkün olmayabilir. Yaratıcılık; değişim, farklı bakış açıları ve yeni değerler gerektirir. Ülkemiz için, eğitimde entegrasyon bu tür sorunlardan biridir. Entegrasyon, yalnızca engelli çoc­ukların yararlanabileceği bir eğitim uygulama modeli değildir. Engeli olmayan çocukların, eğitim-öğretim ve gelişim ihtiyaçlarını da karşılar. Entegrasyon uygulamalarına, bilgi, yöntem­ler ve olanaklar açısından tam olarak hazır olmadığımız doğrudur. Ancak ihtiyacımız, hakkımız ve layık olmadığımızı düş­ünmek yanlıştır. Entegrasyonda, normal çocukların, engelli bireylerden olumsuz etkilendiğini gösteren bilimsel bir kanıt yoktur.

Entegrasyon, engelleri, farklılıkları, yetersizlikleri olanlarla, normal kabul edilenlerin uyumlu birlikteliğini ifade eder. Farklılıkların bir­likteliğindeki uyum, düşünülenden daha fazla eğitimsel yarar ve gelişimsel bir potansiyel taşır. Eğer gelecekte, ilgilerine, zekalarına, yeteneklerine göre birbirlerine benzeyenlerin bir arada yaşayacağı engelliler mahallesi ya da köyü, yetenekliler ilçesi, normal zekalılar, üstün zekalılar, ressamlar ya da müzisyenler şehri gibi bölünme ve ayrıştırma adacıklarından oluşmuş bir toplumda yaşayacaksak, geleneksel eğitim anlayışımızla geleceği karşılamaya devam edelim. Değilse, eğitimde de entegrasyonun kaçınılmaz bir zorunluluk olduğu gerçeğini bir kere daha gözden geçirelim. Anne-babaların ve eğitimcilerin çocuklara verebileceği en büyük armağan daha iyi bir gelecektir. Yalnızca, bugünkü sorumluluklarının bilinciyle davranabilenler, gelecekte varmak istedikleri yerde olacaklardır.

Çocuklar, sanıldığı kadar acımasız ve dışlayıcı değildirler. Bu, yetişkinlerin üstesinden gelemedikleri durumlarda yaptıkları, kolaycı bir haksız suçlama ve yansıtmadır. Burada üzücü olan, çocukların kendilerini savunamayışları ve onlara bu yakıştırma­yı değiştirilemeyecek doğal özellikleriymiş gibi kabulü ve öyle ifade edilmesidir. Entegrasyon için pek çok adımlar, aşamalar, ihtiyaç ve olanaklara göre değişik uygulama ve hazır oluşluk sü­reçleri vardır. Entegrasyon için engelli çocuğun ve ailesinin, ge­lişimi normal diğer çocukların, hatta ailelerinin, programı uy­gulayacakların, sınıf öğretmenlerinin, okul yönetiminin, hiz­metlilere kadar tüm çalışanların, varsa servis şoförünün bile ha­zır oluşluk süreci eğitiminden geçirilmesi zorunludur.

Entegre Eğitimden Hangi Çocuklar Yararlanabilir?

Kendi kimlik bilgilerini bilen, özbakım becerilerini kısmen de olsa kazanmış, bir istek, ihtiyaç ya da sorun durumunda yardım alma, ilişki kurma becerisini, sözel iletişim ya da davranış olarak yapabi­len, kendisine ve başkalarına yönelik zarar verici davranışları olma­yan, karşıdaki akran, kişi, model ya da eğitimcinin duygu ve dav­ranış mesajını anlayan, kendi davranışlarını, bu ilişkideki durum, ortam ve yönergelere uydurma, anlama ve kontrol çabalarını gös­teren her engelli birey, entegre eğitimden yararlanabilir. Bu enteg­re eğitim tipinin ne ve nasıl olacağı, çocuk, aile, okul ve diğer uz­man kişilerce değerlendirilerek belirlenmesi gerekir.

Mustafa ATEŞ

Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı

Right Menu Icon0 (553) 238 00 39