Bebek beklemekte olan bir anne adayı olduğunuzu varsayın. Size, zeka düzeyi dehaya
yakın bir çocuğa sahip olmak için hamilelikte özel beslenme ve tedbirler önerilse, bu beslenme ve tedbirleri uygular mısınız? Ya da sınıfınıza çok üstün yetenekli bir öğrencinin verileceğini öğrenseniz ne yaparsınız?
Bunlara benzer soruların yanıtlarını araştıran araştırmacılar, toplumun bu çocuklara karşı çok olumlu tutumlar içinde olmadıklarını, ana babaların zihin engelli çocuğa sahip olmaya benzer tutumlar sergilediklerini, öğretmenlerin de benzer davranışlar gösterdiklerini belirtmektedir. Yine araştırmalar tutumların uygun eğitimle değiştirilebileceğini belirtmektedir. Buradan iki farklı sonuç çıkartmak olasıdır. Birincisi, kamuoyu, üstün zekâlılarla ilgili yanlış kanı ve bilgiye sahiptir. İkincisi ise, bu yanlış kanı ve tutumlar değiştirilebilir.
Üstün zekâlı çocuklar için doğru bilinen yanlış kanı ve tutumlar aşağıdaki gibidir;
- Üstün zekâlı ve üstün yetenekli çocuklarda davranış ve ruhsal bozukluklar gözlenir.
- Üstün zekâlı ve üstün yetenekli çocuklar erken gelişir ve erken sonlanırlar, yani kısa ömürlüdürler.
- Üstün zekâlılar aşırı hareketlidir.
- Üstün zekâlılar sıska, kısa boylu, iri kafalı, çelimsiz ve gözlüklü olurlar.
- Üstün zekâlılar ve üstün yetenekliler uyumsuz olurlar.
- Üstün zekâlılar tek başlarına oynamaktan hoşlanırlar.
- Üstün zekâlılar her ortamda yetişirler.
- Kardeşlerin en küçüğünün üstün zekâlı olma olasılığı yüksektir.
- Üstün zekâlıları eğitirsek seçkin bir sınıf yaratırız.
- Üstün zekâlı çocuklar toplumsal açıdan geridir.
- Üstün zekâlı ve üstün yetenekli çocuklar bencildir.
- Üstün zekâlı ve üstün yetenekli çocuklar diğer insanları aşağılamaktan hoşlanırlar.
- Üstün zekâlılar sınıflarında inek olarak adlandırılan öğrencilerdir.
Yukarıda sıralanan görüşler çeşitli roman, kitap, tiyatro, film ve özellikle TV dizilerine esin kaynağı olmuş ve üstün zekâlı ve üstün yetenekli çocuklara ilişkin olumsuz bir imge oluşmasına neden olmuştur. Bu olumsuz yargı kalıpları, üstün zekâlı ve üstün yetenekli çocukların kendilerini gizlemelerine, özelliklerini göstermemelerine ve hatta bazı durumlarda, özellikle ergenlik çağlarında, yetenek ve zeka düzeylerine uygun olmayan okul başarısı göstermelerine neden olmaktadır.
Uygarlık düzeyi dediğimiz, insanlığı daha iyiye daha güzele doğru götüren, birikimleri, buluşları ve yaratıları ortaya koyanlar şüphesiz sıradan insanlar olmamasına karşın, bu düzeyi geliştiren ve ileriye götüren, olağanüstü özellikleri bulunan, bu bir avuç özel gereksinimli üstün nitelikli kişilere yönelik önlemler, önemlerine koşut olarak yeterince alınamamıştır.
Özel eğitim konusu olması gereken bütün ayrıcalıklı çocukların, böyle bir eğitime niçin gereksinimleri olduğunu savunmak oldukça kolaydır. Ancak gerek alan içinde gerekse alan dışında bir çok kişi, olağanüstü anlıksal yetenekleri bulunan çocukların niçin özel eğitim konusu olması gerektiğini kolaylıkla benimsememekte ve bunun doğal sonucu olarak, özel eğitimin diğer dalları olan görme, işitme ve zihin engelliler konusunda önemli adımlar atarak, bu grupların sürekli örgün eğitim içine alınmasını sağlarken, yıllardır üstün zekalı ve üstün yetenekli çocuklar kapsam dışı tutulmaktadır.