Otizm

Otizmin önceleri sanıldığı gibi, sevgi yoksunluğu, iletişim eksikliği ya da çocuğun geçmiş yaşantısı ile ilgili duygusal sorunlara ilişkin olmadığı anlaşılmıştır. Otizmin kaynağı psikolojik değil, beynin disfonksiyonuna bağlıdır. Otizm aslında bireyin sosyal çevreden koparak içe kapanması, diğer insanlarla etkileşimi onlar gibi sürdürmemesidir.

Otistik bozukluğun temel özellikleri, toplumsal etkileşim ve iletişimin önemli ölçüde bozukluğu ilgi ve etkinliklerin sınırlı oluşudur.
Aşağıda Otizmin temel belirtileri verilmiş olup, bu temel belirtiler aynı anda mutlak olması gereken belirtiler olmayabilmekte ve çocuktan çocuğa farklılık gösterebilmektedir. Bazı çocuk üç maddeyi taşırken, bazısı daha fazla belirti gösteriyor olabilir.
Ayrıca otizmde göz teması çok önemlidir ancak ayırıcı tanı değildir. Bir çocuk hiç göz teması kurmazken diğer bir otizmli çocuk çok keskin göz teması kurabilmektedir.

Okumaya devam et...

Temel belirtiler

  • Göz teması kuramama
  • Çevredeki kişileri yok sayma – ilgilenmeme
  • Uygun yüz ifadesi, jest – mimik kullanamama
  • Dil gelişimindeki eksiklikler ya da konuşmama
  • Oyun kurup oynamama
  • Oyuncaklarla tekdüze oynama ( arabayı sürmek yerine tekerleklerini çevirerek izleme vb)
  • İşaret parmağı ile bir objeyi gösterememe
  • İsmine tepki vermeme, söyleneni duymuyor gibi davranırken, sevdiği sesleri ya da reklam cıngıllarını diğer odadan bile duyduğunda koşarak gelme
  • Selamlaşmayla ilgili sıkıntılar

Otizmin Görülme Sıklığı

Ülkemizde yapılan, çocuklarda kronik hastalıkların sıklığı tarama çalışmasında 40.939 çocuk taranmış, 39’ unun otistik bozukluk tanısı aldığı bildirilmiştir Otizmin görülme sıklığının artmasında, otizm tanı koyma ölçütlerinin gelişmesi, bozukluğu tanımanın farkına varmanın artması gibi etkenlerin rol oynadığı düşünülmektedir

Otizmin Kardeşlerde Görülme Oranı

Epidemiyoloji çalışmaları, otizmi olanların kardeşlerinde otizm görülme riskinin % 3 olarak saptandığını ve bu oranın genel nüfusta görülme oranından 50 kez fazla olduğunu göstermiştir. Folstein ve Rutter (1997) tarafından yapılan ilk ikiz çalışmasında, aynı yumurta ikizlerinde otizmin eş görülme oranı aynı yumurta ikizi olmayanlara göre çok yüksek bulunmuştur. Bu sonuç birçok çalışmada da tekrarlanmıştır; tek yumurta ikizlerinde bozukluğun eş görülme oranı%36–91, Çift yumurta ikizlerinde ise yaklaşık %5 olarak bildirilmektedir.

Otizmin Yaşam Boyu Seyri

  • Bebeklik Dönemi
  • Okul Öncesi Dönem
  • Okul Dönemi
  • Ergenlik Dönemi
  • Yetişkinlik Dönemi

Bebeklik Dönemi

Bu dönemde otizmli çocukların fiziksel gelişimleri yaşıtlarıyla aynıdır. Uyku ve beslenme problemlerinin yoğun görülmesine rağmen, gelişimleri normaldir. Otistik bozuklukları olan bebeklerde üç tür davranış örüntüsü gözlemlenmektedir. Birinci türde; bebeklerin çoğu sakindir ve fazla bir şey istemezler; gün boyu yataklarında yatmaktan hoşnutturlar. Bazen anneler bu tür bir bebeğin aç olup olmadığını bile bilmediğini düşünür, çünkü bebek karnının doyurulması için ağlamaz. Bebeklikte bunlara “melek gibi bebekler” denir. Ancak zaman ilerleyip de bebek etkin ve girişken duruma gelmeyince anne babalar kaygı duymaya başlarlar.
Bu bebeklerin aksine azınlığı oluşturan ikinci tür bebekler de; çok az uyur, gece gündüz bağırır, bu bebeklerin rahatlatılmaları ya da sakinleştirilmeleri çok zordur. Sakinleştirmenin yolunu keşfetmeye çalışan ailelerden birisi çocuğunun arabada seyahat etmeyi sevdiğini ve ağladığında arabayla şehir turu attıklarını iletmişlerdir.

Son tür bebeklerde; Her şeyin 1,5 – 2 yaşına kadar normal geliştiği Otizmli çocukların 1/3’ ünde 12 – 24 aylar arasında gelişimsel gerileme ( regresyon ) görülmektedir. Henüz tam olarak aydınlanmamış olan bu regresyon, bazen tümü ile normal bir çocukta ani ve yavaş bir şekilde otistik belirtilerin ortaya çıkması şeklinde, bazılarında ise hafif otistik belirtilerin daha da ağırlaşması şeklinde görülmektedir.

Okul Öncesi Dönem

Okul öncesi dönemdeki bu çocuklar değişikliklere karşı aşırı tepkisel olabilmektedirler. Otizm özellikle bu dönemde daha da belirginleşir. Oyun kurmada, akranlarıyla iş birliğine girmede yetersizlikler yoğun olarak gözlenmektedir. Hareketlerin taklit edilmesi, ilişki iletişim gerektiren durumlar, karşılıklılık, sıra alma, ince motor beceri gerektiren kesme, kalem tutma, bloklarla desen oluşturma becerileri sınırlıdır. Oyuncakları amacına yönelik kullanmaktan çok, sürekli aynı şekilde tekrarlayan davranışlar yapmaya yönelebilirler. Oyuncak arabayla oynarken onun gerçek bir arabanın modeli olduğunu, kendisinin de arabanın şoförü rolünü oynayabileceğini far etmeleri çok zordur. Bazen sadece arabanın tekerleğini saatlerce çevirebilir, saatlerce ileri geri sürebilir, ya da çıkardığı sesle ilgilenebilirler.

Bebeklik döneminde gözlenen çevreye ilgisizlik bu dönemde daha belirgin hale gelir. Çevresindeki kişilerin yüzüne bakmama, göz teması kurmaması ya da çok sınırlı oluşu otizmli bir çok bebeğin ortak özelliğidir. Tamamen kendilerine ait bir dünyada yaşıyor gibi görünen bu çocuklar, çevrelerinde olup bitene karşı çok kayırsızdırlar. Çağrıldıklarında duymuyormuş gibi tepki vermez, konuşurken dinlemez gibi görünürler. Fiziksel temastan mümkün olduğunca kaçınmaktadırlar.

İki – beş yaş dönemi, otistik özelliklerin en belirginleştiği, tanı için oldukça önemli bir dönemdir. Otizmli çocuklar fiziksel özellikler olarak oldukça normal, güzel ve çekici çocuklardır. Çocukların görünüşünün oldukça normal oluşu genellikle ailenin ve çevrenin çocuğun probleminin ne olduğunu anlamasını zorlaştırmaktadır. Bazı çocuklarda; sayıları tanıma, logo, araba markası ve yazıları okuma ( hiperleksi ), mekanik, takmalı – sökmeli oyuncakları ustalıkla yapma gibi üstün ( savant ) özelliklerin oluşu ailelerin kafasını iyice karıştırmakta, çocuğun herhangi bir probleminin olmadığına dair ip uçları olarak yorumlamalarına sebep olabilmektedir.
Artı Kalite Özel Eğitim Merkezi olarak bizim yaptığımız uzun dönemli çalışmalarda erken çocukluk döneminde özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinden yaralanmaya başlayan ailelerin çocuklarının, otizm tablosunda çok iyi yerlere gelmesi, çocuğun zihinsel – duygusal gelişim kapasitesine de bağlı olarak, ileriki yıllarda diğer insanların fark edemeyeceği biçimde otizmin silikleşmesi mümkündür. Ancak otizmli bireylerle çalışmak çok hassas bir konu olduğundan, otizmi iyi bilen uzmanlarla çalışılması oldukça önemlidir.

Okul Dönemi

Otizmli çocukların ilkokul döneminde daha uyumlu oldukları göze çarpmaktadır. Bu dönemde sınırlı düzeyde de olsa, çevre ve akranlarına ilgi göstermeye başlayabilirler. Örneğin; üç yaşındayken benzer özellikler gösteren iki otizmli çocuk, okul çağına geldiğinde farklı özellikler sergileyebilirler. Okul çağına gelindiğinde, bu çocuklardan biri dili hiç kullanmazken, diğeri konuşmaya başlayabilir. Bu dönemlerde çocuklarda hırçınlık ve uyku gibi problemler azalabilir. İlkokula başlayacak düzeyde olan çocuklar, yazı yazma ve matematik öğrenme ile ilgili problemler yaşayabilirler, yazmayı reddedebilirler bu durumda özel eğitim ve rehabilitasyon programları düzenlenerek bu problemler giderilmeye çalışılabilinir.

Çocukların ilkokul döneminde de bireysel özellikleri göz önünde bulundurularak eğitim programlarına alınması çok önemlidir.

Otizmli çocukların entegrasyon ( gelişimi normal olan çocuklarla bir arada eğitim kaynaştırma görmeleri ) programlarından yararlanmaları onların gelişimi açısından çok önemlidir. Ancak ülkemizde hala entegrasyon uygulamalarında çeşitli zorluklarla karşılaşılmaktadır. Okullardaki eğitim ortamlarının yetersizliği, öğretmenler ve ailelerin, normal gelişim gösteren çocukların ve okul personelinin otizm hakkında bilgi eksikliklerinin olması sorunları arttırabilmekte; bu bilgi yetersizlikleri, otizmli çocukların sınıfta istenmemesine ve onlara karşı ön yargılı yaklaşılmasına yol açabilmektedir.

Artı Kalite Özel Eğitim merkezi olarak erken çocukluk döneminde özel eğitim hizmeti almaya başlayan öğrencilerimizin % 90 ‘ ı tam zamanlı kaynaştırma eğitimine aktif olarak devam etmekte olup; her yıl öğrencilerimizin okullarında sınıf öğretmenleri, rehber öğretmenler ve branş öğretmenleri ile görüşerek öğrencilerin Bireyselleştirilmiş Eğitim Programları’ nın hazırlanmasına katkıda bulunmaktayız. Ayrıca ailelerimizin ve öğretmenlerinin gerektiği tüm zamanlarda uzmanlık bilgilerimizi paylaşarak katkı ve fark yaratmaktayız.

Ergenlik Dönemi

Otizmli çocuklar ergenlik dönemini akranları gibi geçirirler. Bu çocukların büyük bir bölümü bu dönemi büyük problemler geçirmeden atlatırlar. Bazı otizmli ergenlerin bu dönemden olumlu yönde etkilendiği görülmüştür. Bazılarında ise belirtilerin geçici olarak ağırlaşmasının (% 30’ unda ) söz konusu olduğu belirtilen araştırmalar vardır. Bu gerileme bazen dil gelişiminde bazen de akademik becerilerde kayıplara yol açabilmektedir.

Ergenlik döneminde çocuklar fiziksel olarak güçlendikleri için, problemlerle başa çıkmak eğitimciler ve aileler için zor olmaktadır. Bu nedenle, eğitim programlarının erken çocukluktan başlayıp, yetişkinlik dönemine kadar devam etmesi önemlidir. Bu programlara devam eden ergenlerin iyi bir gelişim gösterdiği saptanmıştır.

Otizmli ergenlerin, karşı cinse ilgileri olabilir. Ancak bu ilgilerini ifade ediş tarzları akranlarından farklılıklar gösterebilir. Yüksek işlevli otizmli bireyler, Asperger Sendromu olan bireyler ve YGB, A Tipik Otizm gibi tanı gruplarında yer alan bireyler ya da eşlik eden problemi olmayan ( Ağır ve Orta Dereceli MR ) otizmli bireylerde doğru destek aldıklarında bu dönemi daha uygun atlatabildikleri bilinmektedir.

Artı Kalite Özel Eğitim Merkezi olarak erken çocukluk döneminden itibaren izlediğimiz ve şu anda bu dönemi yaşayan öğrencilerimiz ile çalışmalarımız devam etmekte olup; ailelerimiz ile işbirlikçi yaklaşımlarla yapılan çalışma, değerlendirme ve müdahalelerle öğrencilerimizin bu süreci her yetişkin ergen bireyler gibi yaşadıkları gözlenmektedir. Hatta bazı öğrencilerimiz bu dönemi oldukça yapıcı ve olumlu bir şekilde yaşadıkları, normal gelişim gösteren akranlarından dahi daha hafif ve sorunsuz geçirmekte oldukları vakalarımız da mevcuttur.

Yetişkinlik Dönemi

Erken çocukluk döneminden itibaren eğitim alan otizmli bireylerin; zihinsel, duygusal gelişim kapasitesiyle doğru orantılı olarak yetişkinlik döneminde herkes gibi yaşamını bağımsız bireyler olarak sürdürebilmesi ( iş – meslek sahibi olma, evlenme, çocuk sahibi olma vb ), hatta kimi otizmli bireylerin farklı olduğunu diğer yetişkinlerin anlamaması, bazı özelliklerin karakteristik özellik olarak yansıması, otizmin silikleşmesi söz konusu olabilmektedir.

Otizm tablosunu daha ağır geçiren, eşlik eden mental bir problemi olan bireyler ise yetişkinlik döneminde otizmin belirtilerini sergilerler. Bu dönemde bireylerin bazıları kendilerini çevreden izole ederek yalnız kalmayı tercih edebilirler. Baskı yapılmadığı takdirde zorluk çıkarmazlar ancak kendi hallerine bırakıldığında da bildiklerini unutabilirler. Ergenlik öncesi dönemde bu bireylere bağımsız yaşam becerilerinin kazandırılması, ergenlik döneminden itibaren de bireylerin mesleğe yönlendirilmeleri ve sosyal hayata dahil edilmeleri çok önemlidir. İlgi alanları ve gelişim seviyelerine göre meslek seçimleri yapılmalıdır. Meslek kazanımı otizmli bireylerin rahat bir yetişkinlik dönemi geçirmelerini sağlayacaktır.

Otizmli çocukların hepsinin özellikleri birbirinden farklıdır. Birbirlerinden farklı gelişimsel özellikleri olması nedeniyle en ağırdan hafife doğru bir spektrum ( yelpaze ) içinde değerlendirilirler. Otizmde görülen bazı belirtiler bir çocukta yoğun olarak gözlemlenirken, diğer bir çocukta nadir ve ya hiç görülmeyebilir. Bazı otizm belirtileri zaman içinde kaybolabilir ya da yerini farklı davranışlara bırakabilir.

Okumaya devam et...

Zihinsel Gelişim Özellikleri

Otizmli çocukların en şaşırtıcı özellikleri, bir çok alanda sınırlı becerileri olmasına karşın, bazı alanlarda özel becerilere sahip olabilmeleridir. Bazı otizmli çocuklar konuşamayabilirler, ancak şarkı söyleyebilir ya da iyi enstrüman çalabilirler. Bu çocuklarda müzik becerisinin yanı sıra kuvvetli bir hafıza yeteneklerinin olduğu da belirtilmektedir. Örneğin, geçen yıl yapılan kutlama tarihini veya bir gezinin zamanını hatırlayabilirler. Bazı çocukların yıllar önce gittiği bir yeri, o yerdeki özel bir eşyayı unutmadığı, çok uzun şiirleri ezberleyebildiği, televizyonda izlediği çok uzun bir konuşmayı olduğu gibi tekrar edebildiği bilinmektedir.

Bazı küçük otizmli çocuklar 2 – 3 yaşlarında kendi kendilerine okumayı öğrenebilirler. Ancak okuduklarından bir anlam çıkaramazlar. Çocuklarda görülen bu durum “hiperleksi” olarak tanımlanır. Hiperleksi genelde zeka seviyeleri yüksek otizmli bireylerde ve çoğunlukla erkek çocuklarda görülür.

Otizmli çocukların diğer bir özel becerisi de sayılar ve sayısal ilişkiler üzerinedir. Bazıları, sayıları çok çabuk öğrenir ve çok güç işlemleri akıldan yapabilirler. Ayrıca otizmli bireylerin bazılarının görsel algıları diğer becerilerine göre çok daha iyidir. Gördüğü resimleri çok iyi kopya eden, güzel boyayan mekanik oyuncakları söküp takabilen, karmaşık yap – bozları kolayca tamamlayabilen otizmli çocuklara da rastlanmaktadır.

Artı Kalite Özel Eğitim Merkezi olarak zihinsel gelişimin ne kadar önemli olduğunu her fırsatta vurgulamaktayız. Her bireyin doğuştan sahip olduğu bir zeka kapasitesi var olup; bu kapasiteyi en üst düzeyde kullanabilmek için çevre ve uyaranlarının, bilinçli ailelerin etkisinin belirleyen etmenlerdendir. Bu bilgileri odak noktasında tutarak çocuğa aktif, katılımcı, araştırmacı, uyaranlarla zenginleştirilmiş olanak ve eğitimler sağlayarak çocukların doğuştan sahip oldukları zeka kapasitelerini en üst düzeye çıkartmayı hedefleyerek çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Dil Gelişimi özellikleri

Normal bebeklerde görülen babıldamaların (ba-ba-ba sesleri) otizmli bebeklerde görülmediği belirlenmiştir. Ayrıca diğer kişilerin kendileriyle konuşmalarını ya da seslenmelerine karşı tepkisiz kaldıkları gözlenmiştir. Bazı otizmli çocuklar, 0 – 2 yaş döneminde tamamen sessiz kalırken bazıları ise yaşıtları gibi birkaç kelime öğrenebilirler.

Otizmin iki ana semptomu konuşma, dil ve iletişim problemidir. Yaklaşık olarak otizmli çocukların % 40 ‘ ında konuşma gelişmeyebilir ya da sınırlı alanda gelişir.
Otizmli çocukların % 80 ‘ inde, okul öncesi eğitim çağında fonksiyonel iletişim gelişmeyebilir. Bazı otizmli çocuklarda ise 12 – 24 ay arasında var olan dilin tümünü veya bir kısmını kaybederler. Bu duruma “otistik regresyon “ (gerileme) denir.

IQ’ su 70’ in üzerinde olanlarda, 5 yaşından önce konuşması gelişmiş olanlarda, etiyolojide organik bir problem saptanmamış olanlarda, anne ve çocuk arasında duygusal bağ güçlü olanlarda ve özel eğitim alanlarda gidiş iyidir. Erken tanı, çocuğun eğitimine erken başlamasını sağlayacağı için önemlidir. Zeka bölümünün 50‘ nin altında olması, sözel iletişim geliştirmemiş olması, tabloya başka eşlik edn bulguların olması (epilepsi gibi) ve klinik belirtilerin şiddetli olması durumu zorlayan belirtilerdir.

Otizmli çocukların bazılarında, ergenlik döneminde bile konuşma başlayabilir. Bu nedenle, otizm de kesin yargılara varmak doğru değildir.

Artı Kalite Özel Eğitim Merkezi olarak yaptığımız çalışmalarda; erken çocukluk dönemi süresinde 4 yaş ve öncesinde konuşma becerileri kazandırabildiğimiz öğrencilerimizin, okul dönemine geldiklerinde dili aktif bir şekilde kullanabildikleri ve akran grubu ile aynı hatta bazı konularda dili daha etkili kullanabilmeyi başaran öğrencilerimiz vardır. Otizmli çocukların konuşmama, geç konuşma ya da jargonlarla konuşmasının nedenlerinin iyi tespit edilip, bu durumları ortadan kaldırarak mümkün olan en iyi seviyeye getirmak için çalışmalar yapılmaktadır.

OTİZMLİ ÇOCUKLARIN KONUŞMA PROBLEMLERİ:

Konuşulanları Anlamada Güçlük: Otistik çocukların önemli bir özelliği, dil gelişimleri ne kadar iyi olursa olsun sözcükleri sözlük anlamlarında yorumlamalarıdır. Her kelimeyi somut olarak canlandırdıkları için, soyutu kavrama, ikinci bir anlamını düşünme otizmli çocuklar için çoğunlukla kafa karıştırıcı olmaktadır. Bu yüzden, deyim ve atasözlerini anlamaktan çok ezberleyerek öğrenmekte bu durum da ancak ilerleyen yaşlarda olabilmektedir. Örneğin otizmli bir çocuk için; “Ağlamaktan gözleri çıkmak, küçük dilini yutmak, donup kalmak, kalbin kırık olması” gibi ifaderi duyduklarında anlamlandıramamkta ve bu yüzden bu kelimeri kullanmaktan kaçınılmalıdır.

Velimiz olan bir anne arabada 4 yaşındaki kızı ile bir yere gitmektedirler. Kız anneye çişinin geldiğini söylemiş, anne de “kızım sık dişini az kaldı” demiştir. Kız bu cevabın üzerine sessizleşmiş, anne kızına bakınca kızın dişlerini sıktığını görmüştür  Tabi kız annesinin kendisine neden güldüğünü anlamamıştır…

Dili iyi anlayan otizmli yetişkin bireyler bile zaman zaman hata yapabilmektedir. Yurt dışında kendi başına yolculuk edebilen otizmli bir yetişkin, kendisine bir toplu taşıma kartı satın alır. Kartın üzerinde “Gece yarısına kadar geçerlidir” yazmaktadır. Adam o gece eve yorgunluktan tükenmiş bir halde döner, çünkü kartın üzerinde yazanları mutlak bir yönerge sanıp geceyarısına kadar metroda yolculuk etmiştir.

Artı Kalite Özel Eğitim Merkezi olarak yaptığımız çalışmalar sonucunda; bazı otizmli bireylerin zamanla bir çok beceri gibi günlük dili, deyim ve atasözlerini, mizahı, kültürel esprileri kazanabildikleri, günlük hayatlarına transfer ederek kullanabildikleri gözlemlenmiştir.

Ekolali: Ekolali, çocuğun duyduğu kelimeleri, cümleleri konuşmacının hemen arkasından veya daha sonra taklit etmesidir. Normalde çocuklar, konuşmaya, duydukları kelimeleri taklit etmeyle başlarlar. Ancak bu taklit dönemi, 2,5 yaş civarında sona erer. Otizmli çocukların bazıları da ilk kelimelerini, anlamlarına dikkat etmeden papağan gibi taklit ederek öğrenirler. Bazen kelimeleri, bazen de cümleleri olduğu gibi tekrar ederler. Kelimeleri, taklit ettikleri konuşmacının aksanı ve vurgulamalarıyla söylerler.

Merkezimizde yaptığımız çalışmalar sonucunda Ekolali çocukların bağımsız konuşmaya geçmeden bir önceki aşama olduğunu, bu sürecin iyi değerlendirilmesi gerektini söyleyebiliriz. Bu sürecin sonucunda istek, ilgi ve ihtiyaçlarını bağımsız olarak ifade edebilecek düzeye getirmek için çalışmalar yapılmaya başlanmaktadır.

Gramer Bozuklukları: Konuşabilen otistik çocuklarda gramer bozuklukları da yaygın olarak görülür. Cümlelerdeki fiil eklerini söylememek yaygındır. “Okula gidelim” yerine “okul git” demek ya da “yemekten sonra şeker ver” yerine “şeker, yemek yer” demek gibi gramer yanlışlıkları yaparlar. Çocuğun ilerleyen yaşıyla birlikte konuşma becerisi de arttıkça, ve bu yönde yapılan çalışmalar sonucunda gramer bozuklukları ortadan kalkmaktadır.

Zamirlerin Yer Değiştirmesi: Konuşmadaki en belirgin özelliklerden birisi de şahıs zamirlerinin yerlerinin değiştirilmesidir. Birinci tekil şahıs “ben” yerine, “sen” veya “o” kullanırlar. Özellikle “ben” zamirini kullanma çok az görülür. (“Giderim” yerine “gider, gidersin” kelimelerini kullanmak gibi)

Artı Kalite Özel Eğitim merkezi olarak yaptığımız çalışmalar itibarı ile İletişim Becerileri Dil ve Konuşma çalışmaları sonucunda yaşanan bu problemlerin en aza indirildiği, hatta tamamen ortadan kalktığı vakalarımızın sayısı oldukça yüksektir.

Sosyal – Duygusal Gelişim Özellikleri

Profesyoneller için çocukların sosyal iletişim becerileri, otizm tanısında belirleyici etkenlerden birisidir. Bu çocukların hem basit hem de kompleks sosyal iletişim becerileri çoğunlukla akranlarına göre yavaş ilerler. Normal gelişim gösteren çocuklar, bir çok sosyal beceriyi başkalarını taklit ederek ve gözleyerek öğrenirler. Bunun aksine otizmli çocuklar sosyal becerileri bu yolla öğrenmekte zorlanırlar.

Artı Özel Eğitim Merkezi olarak yaptığımız uzun süreli çalışmaların sonucunda bazı otizmli bireylerin en bariz olarak yaşadıkları sosyalleşme, kurgusal ( hayali ) oyun oynama becerileri, grup oyunları gibi alanlarda da oldukça iyi düzeye gelinebildiği, hatta bazı çocukların keyif alarak bahsedilen oyun ya da arkadaş tercihleri yapabildikleri gözlenmektedir.

Motor Gelişim Özellikleri

Kanner, otizmli çocukların normal bir motor gelişime sahip olduklarını belirtmiştir. Fiziksel görünüş olarak normal olan bu çocuklarda, motor becerilerin gelişiminde yaşıtlarına göre farklılıklar gözlenmektedir. Fiziksel yapı olarak, bir çok beceriyi normal zamanında gerçekleştirecek gibi görünmelerine rağmen, bazı becerilerin gelişim geç olabilmektedir. Otizmli çocuklarda motor becerilerin gelişimi genellikle kronolojik yaşlarına yakındır. Bu çocuklar, hareketin yönergeye uygun olarak ve hareketin seri olarak gerçekleştirilmesinde sorun yaşayabilirler. Örneğin; kağıt kesme, bir kutu içine küpleri atma gibi ince motor becerilerde yetersizlikler göze çarpmaktadır.

Yapmak istedikleri şeyleri hızla ve beceriklice yaptıkları halde, ilgilerini çekmeyen şeyleri yapmaları istendiğinde hareketlerine aksaklık ve hantallık görülebilir.

Büyük olasılıkla çiğneme ve yutma kaslarının eşgüdümünü sağlamada, yaşadıkları zorluklar nedeniyle bazı çocukların yumrulu yiyecekleri çiğnemeyi öğrenmede sorunları olur. Normalden daha uzun bir süre yiyeceklerin ezilerek verilmesi gerekir.
Temel hareket becerilerinin gelişimi, çocuğun daha karmaşık davranışları öğrenmesi açısından önemlidir. Bu becerilerin gelişimi, diğer vücut hareketlerinin gelişimine bir zemin hazırlamakta, kompleks hareketlerin kazanılmasına da yardımcı olmaktadır. Bu nedenle otizmli çocukların, okul öncesi yaşlardan itibaren sporun herhangi bir dalına yönlendirilmesi (özellikle yüzme) Özel Eğitim de kullanılan motor beceri çalışma programları onların gelişimini olumlu yönde etkileyecektir.

İşitsel Uyarılara (seslere) Tepkileri: Bu dönemde seslere karşı çok değişik tepkiler görülmektedir. Çocukların seslere hiç bir tepki vermemesi birçok anne-babayı, işitme problemi endişesi ile doktorlara gitmeye yöneltmektedir. Yapılan testler çocukların işitmelerinde organik olarak bir sorunun olmadığını göstermektedir. Gerçekten de bazen seslere hiç tepki vermedikleri, bazen en ufak seslere aşırı tepki gösterdikleri bazı seslere de çok duyarlı oldukları gözlenmektedir.

Görsel Uyarılara Tepkileri: Bu dönemde görsel uyarıcılara karşı normal dışı tepkiler yaygın olarak görülebilir. İnsan yüzlerine ve çevrelerindeki birçok nesneye bakmamalarına karşın, hareket eden, dönen ya da parlak olan bazı cisimlere çok uzun süre bakabilirler.

Okumaya devam et...

Acı, Sıcak, Soğuğa Karşı Tepkiler: Bu tepkiler, bazı çocuklarda acıyı, sıcağı ve soğuğu fark etmeme şeklinde ortaya çıkarken bazılarında ise soğuk suyla ellerini yıkarken ağlama, eline bir toplu iğne battığı zaman çığlıklar atma şeklinde görülebilir.

Dokunma Duyusu İle İlgili Problemler

Otizmli çocukların çevrelerindeki duyusal uyarılara çok farklı tepkiler vermelerine karşın, yeni bir nesneyi tanımada genellikle parmaklarının üstünde gezdirerek dokunma, koklama, zaman zaman ağzına alma veya yalama şeklinde keşfetmeye çalıştıkları gözlenmiştir.

Otizmli çocuklar bazen dokunmayı, bazen de dokunulmayı severler. Bazen her iki durumdan da aşırı derecede kaçınırlar. Bazı çocukları hafif bir dokunuş bile korkutmaya yeter. Herhangi bir kimse tarafından dokunulmak, kucağa alınmak istendiği zaman o kimseyi itmek, ondan kaçmak, yaygın olarak gözlenen tepkidir. Bu çocuklar böylesine küçük bir dokunuştan ürkerken, acı veren durumlara tepkisiz kalabilirler.

Bu tepkiler bazı çocuklarda acıyı, sıcağı ve soğuğu fark etmeme şeklinde ortaya çıkarken, bazılarında soğuk suyla ellerini yıkarken ağlama, eline bir toplu iğne battığı zaman çığlıklar atma şeklinde görülebilir. Bunun nedeni ise, otizmli bireylerde “opiot” sistem denilen vücudun kendi morfin sistemindeki bir bozukluktur. Bazı bireylerde ise örgülü giysileri giymekten ve kişisel bakım etkinliklerinden ( tırnak kesme, yüz yıkanması, saç kestirilmesi gibi ) şiddetle kaçınabilirler. Kimi çocuklar giyecekleri, özellikle de ayakkabıları ve çorapları üzerinde hissetmekten morfin sistemindeki bozukluktan dolayı nefret ederler. Otizmi olan Dr Temple Grandin, bir kitabında çocukluğunda giydiği kolalı bir eteğin, ona dikenli tel gibi geldiğini yazmıştır. Bazı küçük çocukların giysilerini ya da en azından ayakkabı ve çoraplarını her fırsat bulduklarında çıkarmalarının nedeni büyük olasılıkla budur.

Derin duyu sistemi ( Proprioseptif sistem ) ile ilgili Problemler

Derin duyu sistemi; eklem, kas ve beden farkındalığını kapsar, genellikle büyük kas ve küçük kas becerilerinde yetersizlikler yaşarlar. Bu beceriler, derin duyu sistemi içerisine giren bozukluklardıri. Otistik çocukların bir çoğu, bedenlerinin uzayda nerede olduğunu bilmezler. Buna bağlı olarak, bir tramplen üzerinde zıplamayı ya da salıncakta sallanmayı rahatlatıcı bulabilirler. Bazı çocuklar ise masajdan ve derin basınçtan hoşlanırlar. Bu aktiviteler, bir beceri öğrenmeden önce onların motive olmalarına ve kendilerini organize etmelerine yardımcı olmaktadır.

İşitsel Problemler

Otizmin ilk tanımlandığı yıllardan beri, otizmli çocuklarda sese duyusal ve algısal cevap verme ile igili problemler saptanmıştır. Belirtilen özel anormallikler; sese cevap vermeme, işitsel uyaranların, görsel uyaranların üzerindeki baskın yetrsizliği, işitilen uyaranın beyne iletilmesi ve uyarana beynin cevap vermesi işlemlerinde gecikme, seslerin alımının ayarlanma yeteneğinin olmayışı ve bunun sonucunda aşırı uyaran alınmasıdır.

Seslere karşı çok değişik tepkiler gösteren otizmli çocukların, erken çocukluk döneminde bazı seslere hiç tepki vermemesi, bir çok anne babayı çocuklarında işitme problemi olduğu düşüncesine yöneltmektedir. Otizmli çocuklar dışarıdan gözlendiklerinde işitmiyormuş gibi gözükebilirler. Hatta kendi isimlerine bile tepki vermeyebilirler.

Bu alanda yapılan incelemelerde; otizmli çocukların kalabalık alanlardaki sesleri seçemedikleri ve bu ortamlardan rahatsız oldukları saptanmıştır. ( Örneğin; kalabalık ve uğultulu bir ortamda bizler konuşan bir kişiye odaklanarak o kişiyi dinler ve diğer uğultuları perdeleyebiliriz. Ancak otizmli bireyler seslerin tamamını algıladıklarından ortam katlanılmaz gelebilir ve hiç bir şey anlamayabilirler.)

Yapılan işitme testlerinde otizmli çocukların işitme kabiliyetlerinin normal olduğu, ancak konuşma sesleri gibi kompleks sesleri algılamada problemleri olduğunu göstermiştir. Bazı otizmli çocuklar konuşma seslerine dikkat etmezler, onlar mimikler ve objeler ile isteklerini ifade edebilirler. Bu çocukların işitmeyle ilgili problemleri; hem sözcüklerin algılanmasıyla, hem de konuşmanın perdesi ve tonuyla ilgilidir.

Görsel Problemler

Otizmli çocukların bazılarında önemli görsel problemler saptanmıştır. Yoğun iletişim problemi yaşayan otizmli çocuklar, bazen görmüyormuş gibi davranabilirler. Bu çocuklarda gözlerin ve retinanın fonksiyonu genelde normaldir. Bu kişiler göz değerlendirme sınavlarından geçerler. Problem, görsel bilginin beyne iletilmesinden kaynaklanmaktadır.

Otizmli çocukların insan yüzüne ve çevresindeki bir çok nesneye bakmamalarına karşın hareket eden, dönen, parlak olan bazı nesnelere çok uzun süre bakabildikleri bilinmektedir. Bazılarının zaman zaman ışıktan rahatsız oldukları, hatta karanlık bir odada daha rahat ettikleri görülmektedir. Otizmli çocuklar ışıkla karşılaştıklarında kulaklarını, yüksek bir ses duyduklarında gözlerini kapatabilirler.

Otizmli çocuklarda görülen görme ile ilgili problemler;

  • Göz kontağının zayıf olması,
  • Yan bakarak izleme,
  • Göz kırpma,
  • Işıktan rahatsız olma şeklindedir.

Duygusal Tepkiler

Özel Korkular: Elini küvetteki sıcak suya sokarak yaktığı için küvette yıkanmadan korkan küçük kız, bir ayakkabı ayağını sıktığı için ayakkabı giymeyi reddeden çocuk, özel korkuları olan çocuklara örnektir.

Tehlikelerin Farkında Olma: Otistik çocukların genellikle çevrelerindeki tehlikelerin farkında olmamaları, anne babalarını en çok endişelendiren özelliklerdendir

Nedensiz Gülme ve Ağlamalar: Duruma uygun olmayan duygusal tepkiler nedensiz olarak ortaya çıkabilir. Çocuğun kendisi veya bir başkası cezalandırıldığı zaman gösterdiği gülme, aniden bağırma, ağlama gibi davranışların, bulundukları ortamı ve durumu değerlendirememelerine bağlı olarak ortaya çıktığı düşünülmektedir.

Değişikliklere Tepki Gösterme: Eve bir misafirin gelmesi, odasının farklı bir düzene sokulması, sürekli kullandığı çarşafın değiştirilmesi gibi durumlar, otistik özellikteki çocuğun huzursuz olmasına, saatlerce ağlamasına, öfke nöbetleri geçirmesine neden olabilmektedir. Yapılan çalışmaların ardından, bu tür durumlarda yaşanılan sıkıntılar bitebilmekte ya da en alt seviyeye indirilebilmektedir.

Özel Beceriler; Otistik çocukların en şaşırtıcı özellikleri, bazı alanlarda sahip oldukları özel becerilerdir. Birçok otistik çocuğun, konuşmadan önce şarkı söylediği görülür; bazıları ise bir enstrümanı iyi çalabilirler. Bazı anne babalar da, çocuklarında müzik becerisinin yanı sıra kuvvetli bir hafıza olduğunu belirtmektedirler. Çocuğun yıllarca önce gittiği bir yeri, o yerdeki özel bir eşyayı unutmadığını, çok uzun şiirleri ezberleyebildiğini, televizyonda dinlediği çok uzun bir konuşmayı olduğu gibi tekrar edebildiğini sıklıkla anlatmaktadırlar.

Otistik çocukların diğer bir özel becerisi de sayılar ve sayısal ilişkiler üzerinedir. Bazıları sayıları çok çabuk öğrenirler ve çok güç işlemleri akıldan yapabilirler. Ayrıca, gördüğü resimleri çok iyi kopya eden, güzel boyayan, mekanik oyuncakları söküp takabilen, karmaşık bul-yapları kolayca tamamlayabilen çocuklara da rastlanmaktadır.

Erken Okumaya Geçme (hiperleksi); Genellikle yüksek işlevli otizmi olan çocuklar arasında erken okumaya geçme (hiperleksi) görülebilir. Bazı çocuklar konuşmaya geçmeden önce okumaya başlayabilmekte, sayıları tanıyabilmekte, hatta yapılan çalışmaların ardından okuduklarını anlayabilme becerileri de gelişebilmektedir.

Zeka Özrü ( Mental Reterdasyon ); birçok olguda eşlik eden zeka özrü tanısı vardır, çoğunlukla orta derecede gerilik görülür. Otistik bozukluğu olanların yaklaşık % 75’ i işlevsel olarak geridir.Ancak son yıllarda bu oranın % 26 ile %55 arasında değiştiğini bildiren yayınlar da yapılmıştır.

Beslenme Problemleri; Otistik çocuklarda beslenme problemleri yaygın olarak gözlenir. Bunlardan çocuğun ilk aylarda emmesi zayıftır, altıncı aydan sonra beslenme problemi artar. Birçok bebek, süt dışında tüm yiyecekleri veya katı gıdaları reddeder, bazıları ise normalin üzerinde hemen her şeyi yiyebilirler.

Kaygı Bozuklukları; Yüksek işlevli otizmi olan çocukların, özgül dil bozukluğu ve normal gelişen çocuklarla karşılaştırıldıkları bir çalışmada, otizmi olan çocuklar, iki karşılaştırma grubuna göre, daha yüksek kaygı göstermişler, ayrılık kaygısı ve obsesif kompulsif bozukluk alt testlerinde daha yüksek puan almışlardır. Otizm grubunun sosyal kaygı puanları da diğer iki gruba göre daha yüksek bulunmuştur

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu; Dikkat kontrolünün tam gelişmemiş olduğu, özellikle zor gelen ve zevk vermeyen durumlarda, dikkat üzerindeki denetimin iyice zayıfladığı durumların başında “hiperaktivite” gelir. Otizmli çocukların bazıları aşırı hareketli olabildikleri gibi, bazılarında “hiperpasif” denilecek ölçüde hareketsiz ve durgun olabilmektedirler. Birçok otizmli çocukta hiperaktivite ile birlikte dikkat dağınıklığı da görülebilir. Bazen de sadece belli ortam ve durumlarda hiperaktivite görülür.

A. Aile eğitimi: Otistik çocukların tedavisinde olarak aile kullanılabilir. Ayrıca otistik çocukların özellikleri ve ailenin tutumları konusunda aileler mutlaka eğitilmelidir.

B.Eğitimsel yaklaşımlar:

Eğitim: Burada otistik çocuklara özel eğitim programları uygulanır. Otistik çocuğun yapacağı görevler ve kazandırılması gereken hedefler çocuğun performansına göre belirlenmektedir. Grup içinde grup yaşamına hazırlayıcı kurallar konur. Kişinin kendine bakım becerileri, yemek hazırlama, alışveriş gibi beceriler kazandırılması amaçlanır.

OTİZMLİ ÇOCUKLARIN EĞİTİMİNDE KULLANILAN YAKLAŞIMLAR

Otizmde Duyusal Yaklaşımlar, duyusal yaklaşımlar arasında oral motor terapi, işitsel entegrasyon, duyusal entegrasyon yer almaktadır

Otizmde Davranışsal Yaklaşımlar,

Lovaas Yaklaşımı; Bu yaklaşım, Los Angeles’ daki Californiya Üniversitesi psikologlarından Dr. O. Ivar Lovaas’ ın çalışmasını temel alır. Lovaas’ ın 1980’ li yıllarda elde ettiği bulgular ve bu tedaviyi otizmli çocuklara uygulayarak aldığı başarılı sonuçlar, bu davranışçı tedaviye saygınlık kazandırmıştır. Lovaas terapisi bir çok karmaşık öğeden oluşan bir tedavi yöntemidir. Pekiştireç kullanımı, uyarıcılar, uyarıcıları besleme, veri alma ve beceriyi kazanma bunlardan bazılarıdır.

PECKS (Picture Exchange Communication System) Yaklaşımı; Pecks yaklaşımı, Delaware otizm programı içinde Bondy ve Frost tarafından 1994 yılında geliştirilmiştir. Pecks’in en önemli özelliği iletişimi çocukların başlatması ve çocuktan çalışmaya yönelik sonuçların çabuk alınmasıdır. Sistem kartlarla çalışma sistemine dayanır.

TEACCH (Treatment and Education of Autistic and related Communication handicapped Children) Yaklaşımı; Bu program 1996 yılında Schopler ve Reichler tarafından geliştirilmiştir. Programın temel felsefesi, otizmli çocukları ve ailelerini anlayıp onlara yardım etmektir. Amacı evden başlayarak sınıfta, okulda, yakın çevrede, daha sonra da iş ve boş zaman faaliyetlerinde yardımsız, destekle veya az destekle çocuklara bir gelecek hazırlamaktır. Bu program, uzmanlar ile ailelerin işbirliğine dayanır.

Etkileşimsel Oyun Terapisi
Floor Time
Portage

Eğitim, çocuğun probleminin tanılandığı ilk anda hemen başlatılmalıdır. Artı Kalite Özel Eğitim Merkezi olarak öncelikle kuruma başvuran ailelerin çocuklarına Gözlem İnceleme ve Değerlendirme Görüşmesi ve Konsültasyonu tamamlandıktan sonra, genel olarak çocuğun hangi düzeyde olduğu, ne kadar süre ile çalışılması gerektiği, kimlerin çocuğun eğitimsel sürecini takip edecekleri konusunda bilgilendiriyoruz. Çocuğun performansı belirlendikten sonra kısa süreli ( 6 ay ) ve uzun süreli ( 12 ay ) hedeflerini, çocuk için uygun olan en etkili eğitim programları hakkında bilgilendirmeler yapıldıktan sonra; aile, çocuk, eğitimci ve okul iş birliği içerisinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Unutmamak gerekir ki her engel grubunda doğru yerde ve doğru zamanda başlanırsa mutlaka gelişmeler olur. Ancak söz konusu Otizm tanısı olduğunda diğer tanılardan ayrılmaktadır. Hiçbir şekilde umutsuzluğa kapılmadan, doğru kişilerle temasa geçerek eğitim sürecini başlatmak ve sürdürmek gerekmektedir.

Bizim Artı Kalite Özel Eğitim Merkezi olarak, bugünden 12 yıl önce 3 yaşında çalışmaya başladığımız öğrencilerin, bugün başarı hikâyelerini yazmakta, otizmin bir çok belirtisini ortadan kaldırarak bu çocuklara daha iyi bir gelecek hazırlamanın haklı gururunu yaşamaktayız. Daha önceleri otizmin zor vakaları olarak izlediğimiz çocukları, bu gün okulda öğretmenlerin haberdar olmadığı, doktorların durumun çok iyi artık rapor vermeyelim dedikleri, hatta bugün koleje giden, bizim kurum olarak “Artık Özel Eğitim İhtiyacı Kalmamıştır” raporu yazdığımız öğrencilerimiz de mevcuttur.

Artı Kalite Özel Eğitim Merkezi olarak otizm konusunda çok sayıda başarı örneklerimiz bulunmaktadır. Doktorların; “Durumu kabullenin, bu çocuk belli bir yere ancak gelir” , dedikleri ancak sonrasında doktorların dahi görüp inanamadıkları vakalarımızın sayısı oldukça yüksektir. Otizmin zor seyrettiği ilk yıllarda umudunuzu asla kaybetmeyin. Otizmin tedavisi, doğru yerde, doğru kişilerden eğitim almak, doğru tıbbi müdahaleleri almak ve çok çabalamaktır. Yol uzun, durum karmaşık görünse dahi önemli olan ASLA VAZGEÇMEMEKTİR!

Biz kendimize, mesleki bilgi, beceri ve donanımımıza güvenerek hiçbir şekilde vazgeçmiyoruz. Siz de ASLA VAZGEÇMEYİN!…

Önerilen Kaynak Kitaplar

  • Resimlerle Düşünmek – Temple Grandin
  • Gerçek Bir İnsan – Gunilla Gerland
  • Benliğini Arayan Çocuk – Virginia Axline
  • Süper İyi Günler – Mark HADDON
  • Otizm El Rehberi – Lorna Wing
Right Menu Icon0 (553) 238 00 39