İletişim Becerileri Dil ve Konuşma Terapileri

Bir insanda iletişim bozukluğu olduğuna nasıl karar verilir ?
İşitme engeli olan birinin, iletişim problemi olduğuna karar vermek pek güç değildir. Ancak, bazen iletişim bozukluğu, bu kadar açık ve belirgin olmayabilir. Dil gelişimindeki gerilik; kendisini kelime hazinesinin sınırlı kalması, gramer kurallarının öğrenilmesinde yavaşlık olarak gösterebilir.
Dil sorunlarında genel olarak temel alınan iki kriter vardır.
1.    İletişimin yüz yüze etkileşimi kolaylaştırmak yerine , bir kaygı sebebi olmaya başlamasıdır. Bu durumda , dinleyici , konuşanın ne anlattığına değil , nasıl anlattığına dikkat eder . Örneğin , konuşmadaki yersiz ses uzatmaları , duraksamalar , ses tonunu sert veya çok ince olması gibi ….
2.    Konuşanın gerçek nedenlere dayanmayan kaygılarıdır . Dinleyen konuşanın ifadesini anlaşılır bulduğu halde , konuşan bir türlü buna inanmaz ve farklı kaygılar yaşar . Bu , bazen ses telleriyle ilgili ameliyat geçirmiş veya kekeme kişilerde görülebilir . İletişim becerisine güven duymayan kişi bundan kaçmaya başlayabilir .
Dil bozuklukları çeşitli derecelerdedir. Bazen dil kullanma yollarından (konuşma, dinleme, okuma, yazma) birisi bozulabilir . Konuşma ve dinleme becerisinin bozulma daha kalıcı etki bırakabilir Konuşma ve dil bozukluklarını birbirinden ayırmak gerekir .
Konuşma bozukluğu : Konuşma mekanizmasının bozulması, fonksiyonunu yapamaması, ya da dilin ses yoluyla ifade edilememesidir.
Dil bozukluğu ise, dildeki anlamı biçimlendirme becerisinin bozulmasıdır.
Çocuklarda görülen dil bozuklukları şöyle gruplandırılabilir . (Bishap ve Rosenbloom 1987)
1.)    Sadece konuşmanın bozulması ; konuşmanın akıcılığının bozulmasıdır
2.)    İşitme kaybının sonucu olarak ortaya çıkan dil bozukluğu
3) Zihinsel engel , beyin zedelenmesi ve bilişsel bozukluğun sonucu olarak dil bozukluğu
4 ) Dil kazandıktan sonraki , beyin zedelenmesine bağlı disfazi , söz yitimi
5 ) Davranış ve psikiyatrik bozukluklarla ilişkili dil bozukluğu
6 ) Çevre uyaranlarının yetersiz olmasının bir sonucu olarak dil bozukluğu
7 ) Bu sınıflamalara girmeyen , “ gelişimsel disfazi “ veya “özel gelişimsel dil bozukluğu“ dur.

Yeni Doğan Dönemi : 0-6 Hafta

 
       Bir bebeğin ilk çıkardığı ses genellikle yüksek tonda bir ağlamadır.Bunu izleyen birkaç hafta boyunca, bebek beslenme ve nefes alma gibi fizyolojik durumlara bağlı esneme, hapşırma ve öksürmeyi de sürdürür. İlk üç haftada çıkarılan seslerin tümü, farklılaşmamış seslerdir ve amaçsız, anlamsız ve rast gele çıkarılırlar. Soğuk, açlık ve acıya karşı henüz belirgin yani farklılaşmış bir tepkisi yoktur. Bu ilk dönemde refleksif yani istem dışı ses çıkarma görülür. Bebek uyarana karşı tüm vücudu ile tepki vermektedir.
       İkinci üç haftalık dönemde farklılaşmış sesler ortaya çıkar. Çıkarılan bu sesler uyarıcıyla ilişkilidir. Genellikle açlık ve rahatsızlık ağlamalarıdır. Anne, sesin farklılığına göre ağlamanın nedenini anlayabilir. Bu dönemde ses yapımı incelendiğinde homurtu, iç çekme ve guruldanma seslerinin çıkarıldığı ve bunların yutma hareketine benzediği görülür. Çıkarılan sesler anlam yönünden incelenirse, ham sözcüklerin başladığı, bebeğin başkalarının sesine tepki gösterdiği ve başka bebekler ağladığında ağlayarak cevap verdiği görülmektedir.
Gığıldama Dönemi : 6 Hafta –3 Ay
 
                 Gığıldama, mırıldanma döneminin başlangıcıdır. Çocuk sesi, ses olarak çıkardığının farkındadır. Ses oyunları yapar. Kendiliğinden ses üretimi başlar.İlk ünlü seslerin görülmesinden sonra bunu genellikle ön ve orta ünlüler (e,ö sesleri) izlemekte ve 12-24.haftalar arasında ilk ünsüzler çıkarılmaktadır.Son araştırmalar göstermektedir ki “s,k,g” gibi arka ünsüzleri ve “m,n” genizsi sesleri çok erken ortaya çıkmakta ve 12. hafta civarında tüm ünlü sesler üretilmektedir. Bebek bu sesleri kendisi keşfetmekte ve bunları taklitle değil, kendi kendine araştırma yoluyla öğrenmektedir.   Çıkarılan seslerin çoğu tekrarlanmaz. Ses üretimi hala büyük ölçüde refleksiftir. Ortalama olarak 13-14 farklı ses tipi vardır. Bebeğin çıkardığı bu sesler anlam yönünden incelendiğinde hoşnutluğunu ya da hoşnutsuzluğunu belirten sesler olduğu görülür.
Mırıldanma Dönemi : 3-6 Ay
            Bu dönemde bebeğin ses mekanizması üzerindeki kontrolü artar ve seslerle oyun oynar.İletişim kurma ile ilgili olmayan bu sesler, zevk ve merak için üretilir.Bu seslerin sıklığı ve yoğunluğu ,bebeğin rahat olup olmamasından etkilenmektedir. Rahat ve mutlu olduğunda hoşnutluğunu belirten sesler çıkarır ve çıkardığı bu sesleri taklit eder. Bu taklit sesleri çocuk yalnız olduğunda görülür, başkasının karışması durumunda kaybolur. Bebeğin bu dönemde çıkardığı sesler refleksif değildir. Ses çıkarmak için uyarım öz uyarımdır. Yani ses çıkarma için uyaran çocuğun kendisidir. Çıkardığı sesler, bebeği uyarır ve ona zevk verir.Bu sesleri dinlerken, dudaklarını, dilini, damağını ve larinksini hareket ettirip, denemeler yaparak,ses üretimini arttırır.Sesi algılaması gelişir.Bebek ünlü benzeri seslerle ünsüz benzeri sesleri birleştirerek “ah, eh, ay, ey, vs.”iki heceli sözcükler oluşturmaya başlar. 17-25 farklı ses tipi görülmeye başlanır. Ünsüzlerden b, m, p gibi dudak sesleri artar. Dudak sesleri arttıkça, gırtlak sesleri azalır. Çıkardığı seslerle yetişkinin ilgisini çeker ,bu yolla temel gereksinimlerini elde eder.Sonraki mırıldanmalarla bebek, sosyal etkileşimini sürdürür.
Mırıldanmanın Tekrarı : 6-9 Ay
       Bu dönemde bebek, tekrarlayıcı mırıldanmalar üretir.Bu, ünlü değiştiği halde ,değişmeyen bir ünsüzden oluşan tekrarlayıcı bir ünsüz-ünlü serisidir. Örneğin, ma-ma, me-me, da-da, de-de gibi.    Mırıldanmanın tekrarının görülmemesi bu dönemde dil problemlerinin, işitme kaybı, zihinsel gerilik, duygusal yoksunluğa bağlı olarak ortaya çıktığını göstermektedir. Bu dönemde bebeğin ağız hareketlerinde artan bir çeşitlilik vardır. Çıkardığı sesler hece tekrarına doğru değişmektedir. Bu sesler anlam yönünden incelendiğinde, dikkati çekme ve sosyalleşme için kullanıldığı, hoşnutluk verici bir durum veya nesne hatırlandığında sesin yeniden ortaya çıktığı görülür. Bebek kızgınlık ve hoşnutluk seslerini ayırt edebilir. Anne babasının sözcüklerini taklit etmeye başlar.Oyun oynarken güler veya yüksek sesle bağırır. Başka bir kişinin konuşmasına tepki olarak sesler çıkarır.
Ses-Sözcükler Dönemi : 9-12 Ay
                 Bu dönemde çıkarılan sesler ana dile ait seslerdir. Bunlar anlamdan yoksun seslerdir ve akıcı düz cümle ya da soruya benzeyen acele mırıltı özelliklerine sahiptir.Reddetme, sinirlenme gibi duyguları belirtirler ve hareketler ve jestlerle birlikte kullanılırlar. İngilizce de “Jargon “ olarak adlandırılan bu sesler, çocuk için sözcük yerini tutarlar. Çocuk ilk sözcüklerini söylemeden önce, bu ses-sözcüklerden pek çok sayıda geliştirebilir.
İlk Sözcükler Ve Tek Sözcüklü Cümlecikler Dönemi : 12-18 Ay
 Çocuk bu dönemde 1-30 sözcük söyler. Bu dönemin özelliği çocuğun gerçek konuşmaya geçmesidir. Mırıldanma ile gerçek konuşma arasında bir suskunluk dönemi geçtikten sonra ilk sözcük, sesle oynamanın raslantısal bir sonucu olarak ortaya çıkar ve tekrarlamalar yoluyla uygun bir şekil alarak kuvvetlendirilir.          Bu sözcükler belli bir durum ya da nesneyi anlatmak için kullandığı yetişkin sözcüklerine benzeyen yapılardır. Sözcükler hareketler yoluyla öğrenilir. İlk kullanılan ifadeler genellikle sık tekrarlanan hareketleri anlatır. Soruları henüz anlayamaz. Komutların büyük bir kısmını anlar. Dilbilgisi yapısına göre; adların en yaygın sözcükler olduğu, birkaç tane de fiil ve sıfatın kullanıldığı göze çarpar.
Tek Sözcüklerin Birbirini İzlemesiyle Oluşan İki Sözcüklü Birleşimler : 18-24 Ay
 Çocuk bu dönemde tekrarlamalar yapar ve bunlar özellikle monolog türü konuşmada kullanılır. Jargon kullanımı devam eder. Çocuğun anlamlı olarak kullandığı 20-100 sözcüğü vardır. Bu sözcüklerin çoğunu geneller. Bu dönem dilbilgisi yapısının başlangıç dönemidir. Dilbilgisi yapısına bakıldığında çocuk, çoğunlukla isimler olmak üzere birkaç fiil, sıfat ve bazı zamirleri kullanır.  
 2-3 Yaş
 Bu dönem çocuğun dilbilgisi yeteneğinde ve sözcük hazinesinde en hızlı gelişimin olduğu dönemdir. Çocuğun içinde bulunduğu durum ve vurgulama şekli bu yapıların değerlendirilmesinde önem taşımaktadır. Çocuk soru sormak, istek ve emirlerini bildirmek için ses tonunu değiştirmektedir. Çocuğun cümleciklerinin, aşağı yukarı yarısı iki sözcük içerdiğinde çocuk üç dört sözcüklü birleşimleri kullanmaya başlar. Bunlar iki sözcüklü birleşimleri, yeniden birleştirme ya da iki sözcüklü birleşimlerin genişletilmesi şeklinde olur. İşaret sıfatları, işaret zamirleri, zarflar (yer, zaman ve durum zarflarını öğrenir ), olumsuz yapıları, soru yapısı, çekim eklerini basit düzeyde kullanmaya başlar.Bu yaşta sözcük bilgisi 200’ e kadar varan çocuklar vardır. Bunlar artık çevrelerindeki hemen her şeyi isimlendirebilirler.
           
 3-4-Yaş
 Yetişkine benzer söz dizimi yapısını kazanır. Dil kullanımı çok yönlüdür. Duygularını, düşüncelerini, ilişkilerini anlatır. Fısıldamayı öğrenir. Ünlülerin %90’ını, ünsüzlerin % 60’ ını doğru söyler. Normal ses yüksekliği   ve tonu vardır . Soluklama düzenlidir.   Hayali oyunda dil kullanılır. Kendine dönük açıklamalar yani egosentrik konuşma vardır ve başkalarının bilgi gereksinimi olduğunu kavrayamaz. Kelime haznesi 900 kadardır. Cümlelerin % 48 ‘ i dilbilgisi   yapısına uygundur. Söz diziminde , özne, nesne ve yüklem   arasındaki fonksiyonel ilişkileri anlar ve ifade eder. Çekim kuralları görülmeye başlar. Geçmiş, şimdiki ve geniş zaman kullanımı görülür. 3. ve 4. yaşlar, dil gelişimi açısından özellikle önemli yıllardır. Çünkü araştırmalar göstermiştir ki konuşma bozukluklarının çoğu bu yaşlarda başlamaktadır.Gerçekten de sözcükleri doğru olarak seslendirememe bu yaşlarda yerleşir. Heyecansal duruma bağlı ritim bozuklukları bu yaşlarda başlar. Çocuk konuşmasında ,henüz yetişkin düzeyinde bir akıcılığı gerçekleştiremez. Burada yeterli sözcük bilgisine sahip olamama sorunu ortaya çıkar . Bu nedenle,bu yaş çocuğu, uygun sözcüğü bulabilmek için konuşurken zaman zaman duraklayacaktır. Bu gibi durumlarda çocuk sözünü bitirdikten sonra ,yetişkin yanlış ifadenin doğrusunu, -hiçbir eleştiride bulunmadan – tekrarlamalıdır. Böylece çocuk,doğru modeller işiterek düzgün konuşmayı öğrenecektir.
4-5 Yaş
     Bu dönemde dil kolay ve doğru kullanılan bir araç haline gelir. Kız çocukları dili, erkeklerden 
daha becerikli bir şekilde kullanır. Ünsüzlerin % 90 ’ ını doğru olarak kullanırlar . Çocuk, anne- babasının entonasyon (ses perdesinde yükselme ve alçalma) düzenini taklit eder. Sözcük sayısında artış ve egosentrik konuşma devam eder. Öncekine göre daha karmaşık cümle yapısı kullanmaya başlar. Çoğul kullanımı doğru yapar. Birleşik sözcüklerin ayrı birimlerden oluştuğunun farkında değildir.
 5-6 Yaş
 Sosyal etkileşimde konuşma artmaktadır ve daha anlaşılır biçimdedir. Çocuk yetişkinleri daha az tekrar etmektedir. Bu dönemde çocukların ses yapımı incelendiğinde ünlü üretiminin % 99, ünsüz üretiminin %88’inin doğru olduğu görülür. Çekim kurallarını daha düzdün bir şekilde kullanır. Kişi zamirlerinin çekimini de doğru kullanır. Üretilen sözcük sayısı 2000 kadardır.
BÜTÜNCÜ YAKLAŞIM
Konuşma ve dil bozukluğu olan bir çocuğun dil becerisi değerlendirilirken , çocuğun tüm iletişim becerileri göz önünde tutulmalıdır. Bilgiyi alan ve gönderen olarak bireyin durumu nasıldır? İletişimin güçlü ve zayıf alanları nelerdir ? Bütüncü yaklaşıma göre kişi; sadece belli bir alanda iletişim bozukluğu olan birey değil, doğuştan gelen davranışları olan , özel bir birey olarak dikkate alınır. Çocuğun kullandığı bütün dil kanalları ( konuşma, yazma, el işaretleri, mimikleri vs. ) değerlendirilir. Diğer bilişsel becerilerde göz önüne alınır. Çünkü bilişsel beceriler, dil düşünme ve bu kişinin ruhsal durumu her zaman iç içedir. Psikolojik bozukluklar, bilişsel bozukluklara neden olurlar, iletişimde bundan etkilenir.
ANLAMANIN GELİŞİMİ:
Çocuklar, başlangıçta, konuşmalardaki ses tonlarından ve el hareketlerinden anlam çıkartmaya çalışırlar. Sonra bunlara kullanıldığını en sık duydukları kelimelerin anlamlarını kavrama eklenir. Bir kelimeyi söylemeden önce, o kelimenin anlamını bilmek, kullanım için gereklidir. Çocuklar gün içinde sıkça duydukları sözcükleri, bir kez anladıktan sonra, kendileri kullanabilirler. Bunlar kişilerin adları veya sıkça yapılan eylemler olabilir.
Bu arada ailelere düşen bazı görevler vardır. Çocuklarla konuşurken betimleyici tarzda konuşmak, yani olayları yapılan hareketleri açıklayıcı bir konuşma tarzını benimsemek. Böylece çocuk, olayı tanımlamak için doğru kelimeleri de duyacaktır. Başka bir yardım şekli de Konuşmalarımızı çocuk merkezli yapmak, onunu ilgileri, istekleri, dünyayı algılayışı üzerine konuşmaktır. Çocuğun anlamasının gelişmesi için , pek çok yeni tecrübeler yeni olaylar ve insanlarla karşılaşmalıdır. Bu yüzden aileler, çocuklarını mümkün olduğunca sık sokağa çıkartmalı, yaşları gelince de yuvaya, anaokuluna veya ilkokula göndermelidir.
 
Dili Kullanma Becerisinin Geliştirilmesi:
Çocuk, temel dil becerilerini kazandıktan sonra, bunları iletişim amaçlı olarak nasıl kullanacağını, bir diyaloğu nasıl sürdüreceğini bilmelidir. Bazı çocukların çevrelerindeki nesnelerin adlarını çok iyi bildikleri halde , bu adlar sorulduğunda söyledikleri halde , bildiklerini kullanamadıkları görülür . Örneğin, sevdiği bisküvinin adını çok iyi bilen bir çocuk , bunu bakkaldan istemesi gerekince söyleyemez . Dilin çocuk tarafından , sosyal çevrelerde kullanılması gerekir . Konuşmaları kurallar yönetir . Biz biliriz ki , bir soru sormak, cevap almayı gerektirir veya karşımızdakinin konuşması bitmeden , biz konuşmaya başlayamayız .
Tüm bu süreç içinde , çocuk , iletişimin değerli ve önemli olduğu fark etmelidir. Eğer çocuk, soru sorar ve yetişkinde buna cevap vermez ise, çocuk bunu bir daha denemeyecektir.
Dil Gelişiminde Erken Müdahale Ve Rehabilitasyonun Önemi :
Eskiden çocukların konuşma ve dil öğretiminden yaralanabilmeleri için , en az dört yaşına gelmeleri gerektiği düşünülürdü . Oysa bugün , öğrenme ve dil güçlüklerinde erken müdahalenin zorunlu olduğu gerçeği kaçınılmazdır .
Dil gelişiminin ,en hızlı olduğu yaşlar , bir buçuk ve dört buçuk yaşları arasıdır . Dört buçuk yaşına gelmiş çocuklarda , genelde dil oturmuş ve düşünme sürecine hizmet      etmektedir . Bu yüzden konuşma ve dil müdahalelerinin en iyi , bu yaşlar arasında yapılması uygundur
Dil becerisi zihinsel bir beceridir .Okul öncesi yıllarda diğer zihinsel süreçlerle   kaynaşır ve “düşünme’ süreci oluşmaya başlar . Çünkü dil , kavram oluşturmada önemli bir rol oynamaktadır. Dilin kullanımı nesneleri renk , boyut ve kullanımlarına göre soyutlamaya yardım eder. Kolay bir iletişim , sağlık sosyal ve duygusal gelişim için gereklidir . Çocuğun çevresindeki konuşulanları anlama güçlüğü fark edilmez ise , bu güçlük davranış problemine , olumsuz kişiliğe ve tüm ailenin yaşanışını bozacak sorunlara yol açabilir. Diğer yandan , çocuğun isteklerini ifade edemeyişinden dolayı , (duygusal kırıklıklar ) toplumsal olmayan davranışları başlatacağı gibi , okuldaki öğrenme sürecini de olumsuz etkileyecektir .
Dili Anlama ve Öğrenme Becerisinin Gelişimi :
Dil, iletişim ve düşünme amacıyla , sembollerin kullanılması ve anlaşılması becerisidir. Burada söz edilen sözel sembollerdir. Sembol, bir şeyi  temsil eden, başka bir resim, nesne, şekil vs.dir. Örneğin “küçük oyuncak bir masa, masa resmi ve masa kelimesi” zihnimizdeki “masa kavramını” temsil eden sembollerdir. İnsanda bir sembol gelişimi söz konusudur. İşte “kafamdaki resimler kadar konuşurum!” derken anlatmak istediğimiz de budur. Çocuk , dilin sembollerini ne kadar anlıyorsa , dili anlaması da o düzeyde olacaktır. Eğer çocuğa, sembolleri anlama düzeyine erişmeden konuşma öğretilirse, bu sözcükleri sadece öğretilmiş olan duruma özgü olarak kullanacak, durumun dışına çıkıldığında sözcüklerin anlamı olmayacaktır. Bu türden bir konuşma tekrarlar ve anlamsız bir konuşma modeli çizer ki biz buna otizm tanılı çocuklarımızda sıkça rastlarız.
Sözel Anlamanın Gelişmesi :
Çocuklarda gerçek anlama, tek tek kelimeleri anlamayla başlar. Bu aşamadaki çocuk, adı söylenen bir nesneyi, diğerleri arasından seçip verebilir. Bunu, nesnenin adı söylendiğinde, o nesnenin resmini verme izler. Bunu izleyen aşama, çocuğun adlandırılan iki nesneyle ilgili emri   yerine getirmesidir. ( kaşığı kutunun içine koy! gibi ) Bu beceri bir sembolü başka bir sembolle eşleme becerisiyle(nesnenin resmi ile oyuncağını eşleme gibi ) aynı zaman rastlar yani   2- 2.5 yaşlarına…
Buradan sözel anlama, nesneleri adlandırmadan daha dolaylı sözel yönergelere yönelir örneğin nesneleri işlevlerine göre seçmek gibi, ( Hangisiyle yazarız ? ) Bu evreye de 2.5- 3 yaşlarında gelinir.
Çocuğun daha karmaşık yönergeleri ( renkler, boyutlar vs. ) anlaması 3-4 yaşları arasındadır. Normal gelişim içinde sözel anlamayı birkaç ay sonra konuşma  izler. Çocukların çoğu 2.5 yaşlarında nesnelerin ismini söylemekten fazlasını yapıp, basit cümleler kurarlar. Çoğu çocuk, 4 yaşına geldiğinde günlük konuşmalarını makul bir akıcılıkla yapabilir. 3.5 yaşından itibaren de konuşma çok önemli bir zihinsel fonksiyon olan düşünmeye hizmet etmeye başlar.
Konuşma Terapisi Programı:
Özel eğitim ve konuşma terapisi ihtiyacı içindeki çocukların özelliklerinin çeşitliliği , belli bir programın birçok çocuğa aynı anda uygulanmasını olanaksız kılar. Bu nedenle günlük seanslar için hazırlanan eğitim programının , çocuğun o sıradaki ilgi öncelikleri, dikkatinin toplanamaması veya başka bir çalışmaya daha fazla ilgi duyması gibi nedenlerle , planlanan programın esnetilmesinin gerektiğine sıkça tanık oluruz. Özel eğitim ihtiyacı olan çocuklara   dil öğretirken bize yol gösteren çocuğun ilgileri ve seçimleri olmaktadır. Çünkü en iyi öğrenme olumlu bir atmosferde sağlanan öğrenmedir ve bu çocukların öğrenmeleri   doğrudan  ilgileri ile bağlantılıdır.
 
Otizmli Çocuklarda İletişim , Konuşma Ve Dil:
Otizmli çocuk aileleri, çocuklarının 1 yaş sonuna doğru konuşmaya başladığını, ve sonra her nasılsa bu becerilerini kaybettiklerini anlatırlar. Sosyal öğrenme engelli olan bu çocukların dille ilgili problemleri yine sosyal gelişimleriyle ilgilidir. Çocuk konuştuğu dilin, dilbilgisi kurallarına ve yapısına uygun bir konuşma kazanır .Ama konuşmaya ihtiyaç duyduğu durumlarda kullanmaz. Yani konuşma problemi doğrudan konuşmanın kullanımı ile ilgilidir. Çoğu zaman aileler çocuklarının konuştuklarında çok net ve anlaşılır bir telaffuzları olmasına rağmen, neden hala devamlı konuşmadıklarını anlamakta güçlük çekerler. Ama unutulmamalıdır ki otizmli bir çocuk, dil ve dudak kasları zayıf olduğu için kelimeleri söyleyemiyor değildir. Otizmli   çocuk insan , ilişkilerinden   zevk almayı ve iletişim kurmayı bilmediği için konuşmaz. Bir başka deyişle insanlara ilgi duyma ve dolayısıyla onlarla iletişim kurma isteği   bozulmuş ve zarar görmüştür. ( Sosyal Bozukluk )
Otizmli bir çocuk kelimelerle iletişim kuramıyorsa bu demek değildir ki söylemek istediği hiçbir şey yoktur. Sadece kelimeler onun için zordur. Çocuğa başka   iletişim yolları da öğretilirse iletişim sürecektir.
Sözlü iletişim yani konuşma, otizmli çocuklar için çok soyut olduğundan, onların iletişimlerinde “görsel iletişim” sistemleri kullanılır. Somut nesneler, fotoğraflar, semboller, işaretler yoluyla iletişim kurarlar. Çünkü bunlar konuşmanın sözcüklerinden daha somutturlar. Resim ve sembol gösterilerek soru sorabilir ve cevabını da bu yolla bekleyebilirsiniz.
0-12 Aylık Dönem için Aileye Öneriler:
–  Konuşurken bebekle göz göze gelmeye çalışın ve bunu devam ettirin.
–  Konuşurken ona yaklaşıp dokunun, ve ona gülümseyin .
–  Sesinizin tonunu zaman zaman değiştirin , ona şarkı söyleyin.
–  Taklit etmek yolu ile onun çıkardığı seslere karşılık verin.
–  Onun sıkça çıkardığı sesleri kullanarak yeni hece ve sesler çıkarın.
–  Onunla kendisini dinlediğinizi hissettirerek konuşun ve yakınında çalışın.
–  Onu ismi ile çağırın.
–  Doğal konuşmaya özen gösterin.
13-24 Ay İçin Aileye Öneriler:
–  Keşfetmesi için eline fırsatlar verin.
–  Evde yaptığınız işlere katılması için fırsat verin ve ne yaptığınız hakkında konuşun.
–  Kısa cümlelerle konuşun. (anne gitti, uyku vakti gibi)
–  Onun sözcüklerine ek kelimelerle konuşun. ( anne işe gitti. )
–  Günlük rutin işlerini sözel olarak ifade edin.
–  Oyun ve konuşmada hareket içeren kelimeler kullanın.
(Atlayalım mı. Haydi zıpla.)
2-3 Yaşta Aileye Öneriler:
–  Oynarken ve keşfederken ona mümkün olduğunca bağımsızlık verin.
–  Birbirinizle konuşabileceğiniz özel zamanlarda yanına oturun. (yemek zamanı gibi. )
–  Başka insanlarla onun da katılabileceği konuşmalar yapın.
–  Onu dışarı çıkarın ve neler gördüğünüz hakkında da konuşun.
–  Onu oynayabilmesi için başka çocuklarla da tanıştırın, buna ortam hazırlayın.
3- 6 Ay İçin Aileye Öneriler:              
–  Yanında olmadığınız zaman için ihtiyaçlarını ifade etmesini öğretin. (Tuvalet, su ihtiyacı )
–  Onu yeni yerlere götürün ne yaptığınızı ve neler gördüğünüzü anlatın. (sinema, tren yolculuğu )
–  Her ikinizin de gündüz yaptıklarınız ile ilgili konuşun.
–  Oynayabileceği oyunlar hakkında öneride bulunun.
–  Karışık bir konuşmayı ona yavaşça ve açıkça anlatın.
Right Menu Icon0 (553) 238 00 39