Dil becerileri:
Dil becerilerine değinmeden önce terimler üzerinde durmak yerinde olacaktır. Bunlardan fonoloji (phonology), ilgili lisanda konuşulurken çıkarılan seslere ait kodlamayı içerir. Sentaks (syntax, grammer), kelimeler üzerinde yapılan işaretleri ve kelime eklerini (çoğul, geçmiş, cins) ve iyi oluşturulmuş, gramatik olarak doğru, müphem olmayan cümlelerin oluşumunu sağlayacak şekilde söz dizimini içerir. Semantik (semantics), kişinin kelime hazinesinde (lexicon) bulunan sözcüklerin anlamını ve cümle düzeyinde sözel mesajların bir anlam taşımasını ifade eder. Pragmatik (pragmatic), kişinin karşısındaki anlamlı mesajlar verebilmesi için konuştuğu lisanda uyması gereken kuralları kapsar. Dilin iletişimsel olarak kullanılmasıdır (Rapin 1998).
Şu durumlarda, dil gelişiminden endişe edilmelidir (Rapin 1998):
On sekiz aylık iken, onun altında anlamlı kelimenin olması
İki yaşına geldiği halde kısa cümleleri (phrase) kuramama
Üç yaşına geldiği halde cümle kuramama
İki yaşından büyük çocukların konuşmasının anne ve babası tarafından anlaşılamaması
Dilin iletişim amacı ile kullanılmaması
Yetersiz idrak etme (poor comprehesion)
Asperger Sendromu ve Yüksek Fonksiyonlu Otizmin Tanısal Ayırımı
Otistik bozukluk ile Asperger sendromunu ayırıcı tanı yönünden ele alan yazın gözden geçirildi. Toplumsal etkileşimde nitel bozulma; davranış, ilgi ve etkinliklerde sınırlı, basmakalıp ve yineleyici örüntüler her iki bozukluğun da belirtisidir. DSM-IV ve ICD-10’a göre Asperger sendromu ile otizm arasındaki en önemli fark, Asperger sendromunda klinik olarak önemli dil veya bilişsel gelişmede gecikmenin olmamasıdır. Bazı yazarlar Asperger sendromunda motor işlevlerin belirgin olarak daha geç kazanılmasının, beceriksizliğin ve özel ilgilerin ayırıcı tanıda yardımcı olabileceğini vurgulamaktadır. Asperger sendromu ve yüksek fonksiyonlu otizmin farklı iki kavram olup olmadıkları açık değildir. Bu bozuklukların arasındaki farklılıkları ve birlikte olan özellikleri sistematik bir biçimde değerlendiren çok az çalışma vardır. Yazında Asperger sendromu ve yüksek fonksiyonlu otistik bozukluğun ayırıcı tanısının yapılmasında güçlük çekildiği bildirilmektedir. Bu nedenle daha güvenilir tanı ölçütlerine ihtiyaç vardır .
Her iki hastalıkta da, toplumsal etkileşimde nitel bozulma, davranış ilgi ve etkinliklerde sınırlı, basmakalıp ve yineleyici örüntüler söz konusudur. Ancak, DSM-IV ve ICD-10’ a göre Asperger sendromu ile otizm arasındaki en önemli fark, Asperger sendromunda, dil veya bilişsel gelişmede gecikme olmamasıdır (DSM-IV ve ICD-10). Kugler’ e göre, Asperger sendromu sadece dil ve bilişsel bozulması olmayan otizm olarak tanımlanırsa, başlangıçta dil gecikmesi olan daha sonra dilin iyi kazanıldığı olgular (Asperger’ in kendisinin de tanımladığı gibi) göz ardı edilir; bilişsel gelişme ya da uyumsal davranış üzerinde çok fazla durulmuş olunur ya da motor gecikme, beceriksizlik, ve/veya tüm özel ilgiler yetersiz vurgulanmış olunur. Bunlar Asperger sendromunda belirgin özellikler ise de DSM-IV ve ICD-10’ da tanıda temel olarak alınmamışlardır. DSM-IV’ te çocukluk çağı otizmi tanısı konuluyorsa Asperger sendromu tanısı konulamayacağı belirtilse de, bu önemli ayırım ICD-10 ölçütlerinde daha az açıktı.
Gelişimsel Özelliklerine Göre Asperger ve Otizm Arasındaki Farklar
Dil Gelişimi;
Asperger dilin edinilmesinde başlangıçta gecikme olan olgular olsa bile, akıcı konuşmalarının olduğunu ileri sürmektedir. Gillberg tanımladığı çocukların hepsinde iyi ya da çok iyi ekspresif dil becerilerinin olduğunu ve beş yaşlarına geldiklerinde hemen normal seviyede konuşmalarının olduğunu bildirmektedir. Bununla birlikte idrak etme ve dilin kullanımı ile ilgili problemlere dikkat çekilmektedir. Bu güçlükler, iletişimin sözel olmayan bölümünü de kapsar ve bazı farklılıklar ileri sürülmüşse de otizmi olan çocuklara çok benzer. Asperger sendromu olan çocukların otizmi olan çocuklardan daha iyi ekspresif dil becerileri olup olmadığını değerlendirme çalışmaları çelişkili sonuçlar vermiştir. Genel olarak yüksek fonksiyonlu otizmde dil ve iletişim sorunlarındaki sapma daha fazladır. Bunlardan bazıları: yaşamın erken dönemlerinde bıgıldama, ekolali, zamirleri ters kullanma, tekrar edici konuşma; daha sonraki dönemlerde ise artikülâsyonda, kelime ve ses çıkarmadaki eksikliklerdir.
Belirgin olarak artmış gereksiz söz kullanma, uzun konuşmalar ya da ardı arkası kesilmez monologlar yapma Asperger sendromunu yüksek fonksiyonlu otizmden ayırt ettirici özellik olduğu ileri sürülmektedir.
Bilişsel işlevler:
Asperger sendromunda normalin altında zeka bölümü bildirilmiş ve ileri sürülmüşse de, DSM-IV ve ICD-10’ da kabul edilen yaşa uygun bilişsel işlevsellik ve bilişsel gelişimde önemli gecikmenin olmadığıdır. Çocukluk çağı otizminde, genel zeka düzeyi ile ilgili özgül ölçüt yok olduğu için bu bozukluğun tanısı tüm fonksiyon düzeylerinde konulabilmektedir. Bu sistemin içinde değerlendirildiğinde, yüksek fonksiyonlu otizm (zeka bölümü>70, ya da >80, ya da >85) ile Asperger sendromunun aynı bozukluk olmadığı ima edilmektedir.
Asperger sendromunda tanımlanan diğer erken gelişimler harfler ya da numaralardan büyülenmedir. Gerçekten küçük çocuk hiç anlamasa da kelimeleri çözebilir (‘’Hyperlexia’’).
Motor Beceriler;
Otizm de hareket bozuklukları bildirilmiş olsa da, genellikle bildirilen klasik Kanner otizminde motor fonksiyonlar göreceli olarak güçlüdür. Asperger sendromu olan çocuklar ise beceriksizdirler. Yüksek fonksiyonlu otizmi olan kişilerin el hızı ve becerisinin Asperger sendromu olan kişilerden daha iyi olduğunu ileri sürmektedir.
Ayırt edici gelişimsel örüntüden bakılınca, otistik çocukların konuşmadan önce yürüdükleri, Asperger sendromu olan çocukların ise yürümeden önce konuştukları ileri sürülmektedi.
Sosyal etkileşimde nitel bozulma:
DSM-IV’ göre Asperger sendromu ve otizmin sosyal ölçütleri aynı ise de, Asperger sendromunda genellikle daha az belirti vardır. Erken öyküleri değerlendirildiğinde, yüksek fonksiyonlu otistik çocukların, annelerine, diğer yetişkin ve yaş grubundaki çocuklara duyarlı olmadığı, başka kişilerden hoşlanmadığı ileri sürülmektedir. Asperger sendromlu çocuklar sıklıkla, erken bebeklik döneminden beri ‘’sevgilerini gösterebilen’’ ve ilgilerini paylaşan çocuklar olarak bildirilmektedir.
Davranış, ilgi ve etkinliklerde sınırlı, basmakalıp yineleyici örüntü:
DSM-IV’ te bu alandaki tanı ölçütleri aynıdır. Listedeki belirtilerin en az bir tanesinin varlığı gereklidir. Asperger sendromunda bu belirtilerden en sık olarak gözleneni sınırlı ilgi örüntüsü ile sürekli uğraşıp durmadır. Tersine otizmde bu alandaki diğer belirtiler belirgindir.
Asperger sendromunda yüksek fonksiyonlu otizme göre anormal meşguliyetler (olağan dışı nesnelerin dışında) ve ilgilerin daha sık olduğu bildirilmektedir. Bu meşguliyetleri diğer insanlara aktarma da özellikle Asperger sendromu olan çocukların özelliğidir. Asperger, izole becerilerin “hipertrofik gelişimini” iyi tanımlamıştır.