Erken Çocukluk Özel Eğitimi
Erken çocukluk özel eğitimi, doğumdan 6 yaşına kadar olan, engelli ve gelişimsel olarak risk altında olan çocuklara ve ailelerine yönelik sunulan sistematik hizmetler bütünüdür.
Bebeğin (0-3 yaş) / çocuğun ( 0-6 yaş) yaşına göre gelişimindeki gecikme tespitiyle birlikte özel eğitime başlanır
Erken müdahale, öğretme ve öğrenme deneyimleri sağlayarak çocuğun yeterliliklerinin arttırılması, sağaltım hizmetleri sunarak varolan problemin iyileştirilmesi, yetersizliklerin önlenmesi ve gerekirse eğitim araç-gereç desteklerinin sağlanmasını içerir. Erken müdahale, varolan hasarı ortadan kaldırmayı değil, mevcut işlevlerin kullanılabilmesini ve daha fazla kaybın ortaya çıkmasını önlemeyi amaçlar (Kırk, Gallagher ve Anastasiow, 2000).
Özel eğitim ihtiyacı nasıl belirlenir?
Özel eğitim ihtiyacı, tıbbi tanılama ve değerlendirme, gelişimsel ve eğitsel değerlendirmeler yapılarak belirlenir. Üniversitelerin Çocuk Ruh Sağlığı Ve Hastalıkları, Çocuk Psikiyatrisi, Çocuk Nörolojisi, Gelişimsel Pediatri vb. bölüm ve kliniklerinde uzman hekimler, psikologlar, gelişim uzmanları, ile yine üniversitelerin ilgili özel eğitim bölümleri ile alanda eğitim, uygulama ve çalışma yapan uzman kişi ve kurumlar tarafından gelişimsel ve eğitsel değerlendirmeleri yapılarak özel eğitim ihtiyacına karar verilir.
Aileler Bu Durumda Neler Yapmalılar?
Çocuğun dil, hareket, zihin, sosyal ve duygusal gelişimlerinde yaşıtlarına göre yolunda olmayan bir durum gözlendiğinde, hiç vakit kaybetmeden üniversitelerin ilgili bölümlerine, uzmanlara, kurumlara müracaat etmeliler.
Erken Müdahale ve Erken Özel Eğitim Çocuğa Ve Aileye Neler Kazandırır?
Erken çocukluk özel eğitimi uygulamaları program ve çalışmalara ailenin tam katılımı çok önemlidir ve başarılı sonuçlar için zorunludur. Zeka gelişiminde ve tüm gelişim alanlarında % 20- % 30 lara varan fark sağlanır. Bu fark çocuğun ve ailenin gelecek hayatını tümüyle değiştirebilir. Çocuğun ve ailenin eğitim ve yaşam kalitesini çok anlamlı düzeylerde yükseltir.
Erken çocukluk eğitimi alan bir çocuğun, almayan engelli çocuğa göre daha verimli ve başarılı bir okul ve eğitim yaşantısı olur. Bağımsız yaşam becerileri etkin bir şekilde gelişir, yaşam kalitesi yüksek olur.
İnsan hayatının tüm gelişiminin % 70’i 0-6 yaşta tamamlanır.
Gelişim Yetersizlikleri Olan Çocuklarda Erken Eğitimin Önemi
Yaşamın ilk yıllarındaki öğrenme yaşantıları, normal çocuklar için önemli olduğu kadar gelişim yetersizlikleri gösteren çocuklar için de çok önemlidir. Gelişim yetersizlikleri gösteren çocukların var olan potansiyellerini ortaya çıkarabilmeleri için eğitimlerinin olabildiğince erken başlaması gerektiği, 20. yüzyılın son çeyreğine kadar dünyada ve Türkiye’de pek bilinmiyordu. Gelişim yetersizlikleri gösteren çocukların çoğu, okula başlayıncaya değin konunun uzmanlarınca sağlanan sistematik bir eğitim almıyorlardı. Erken eğitimin gelişim yetersizlikleri gösteren çocuklarda ne kadar etkili olacağının farkında olunmaması nedeniyle çoğu aileye, çocuklarının bakımını sağlamaları ve eğitimleriyle ilgili düşüncelerini tuvalet eğitimi ve beslenme becerileriyle sınırlamaları öneriliyordu. Oysa sistematik bir öğretimle, gelişim yetersizlikleri gösteren çocuklar da normal çocukların öğrendiği becerilerin önemli bir bölümünü öğrenebilmektedirler.
Yaşamlarının ilk yıllarını çoğunlukla ev ortamında geçiren gelişim yetersizlikleri gösteren çocukların öğrenmeleri, ailelerinin kendilerine sunduğu öğretici yaşantıların sonucunda olmaktadır. Çocuklarında gelişim yetersizlikleri olduğunda aileler tüm aile bireylerini günlük yaşama katabilmek için pek çok normal etkinlikte uyarlama yapmak zorunda kalabilmektedirler. Böyle zamanlarda anne-babalar ve kardeşler çocukları için adeta birer öğretmen olmaktadırlar.
Erken Çocukluk Dönemine Yönelik Özel Eğitim Hizmetlerinin Hedefleri
1. Gelişim yetersizliği olan çocuğun tüm ailesini desteklemek: Bebeklik ve ilk çocukluk dönemlerinde, çocukların bakım ve eğitimleri, büyük ölçüde ailede gerçekleşmektedir. Ayrıca, özel gereksinimli bir çocuğa sahip olmak, ailelerin büyük çoğunluğunda, pek çok duygusal (örneğin stres, mutsuzluk, vb.) ve toplumsal (örneğin toplumdan soyutlanma, vb.) sorunlara yol açabilmektedir. Yaygın kanının aksine, ailenin yaşadığı sorunlar, çocuğun engelinin derecesiyle doğru orantılı değildir. Bazı durumlarda, tanılanmasındaki zorluklar nedeniyle, hafif derecede bir engellilik durumu, ailede, ileri derecede bir engellilik durumundan daha fazla strese yol açabilmektedir.
Aileler, çocuklarında bir engel ya da risk olduğunu öğrendikleri zaman ne yapacaklarını bilememekte, çocuğun tanısı ile ilgili yoğun belirsizlik duyguları yaşamaktadırlar. Ayrıca çocuğun engelli olduğu tanısı ya da şüphesi ile karşılaştıklarında şok, üzüntü, suçluluk ve inkar gibi bir çok duyguyu yaşamakta, bir yandan da çocuğun gereksinimlerini karşılamaya ve bu yeni duruma uyum sağlamaya çalışmaktadır.
Hazırladığımız erken eğitim programları ile, ailelerimizi bu dönemde destekleyerek, çocuklarının özellikleri, temel gereksinimleri, nasıl bir tutum sergileyebilecekleri ve iletişim kurma yolları hakkında onları bilgilendirmekteyiz. Böylece aileler, çocuğun gelişiminde ne kadar önemli bir rol oynadıklarını fark edebilmekte, çocuklarının her türlü ihtiyaçlarını karşılayabilmeyi öğrenmektedirler.
2. Çocuğun tüm gelişim alanlarındaki gelişimini desteklemek: Engelli çocuklar genelde, akranlarının gelişim sürecinde doğal yollardan öğrendikleri becerilerin önemli bir bölümünü destek eğitimle kazanabilirler. Bu nedenle E.Ç. dönemindeki engelli çocukların eğitiminde bilişsel, dil, psiko-sosyal ve motor gelişim alanlarının tümünü destekleyici etkinliklere yer verilmelidir. Artı olarak öğrencilerimizin tüm gelişim alanlarını desteklemenin yanı sıra, kazandıkları becerileri farklı ortam ve durumlara transfer edebilmeleri içinde çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.
3. Çocuğun çevreyle olan etkileşimlerini kolaylaştırmak: Engelli çocukların büyük bir bölümü, çevreleriyle etkileşimde bulunma (iletişimi başlatma, arkadaşlık kurma, oyun oynama vb.) konusunda sorunlar yaşarlar. Dolayısıyla sosyal içerikli becerileri öğrencilerimize kazandırarak toplumsal yeterliliklerini geliştirmek, erken çocukluk döneminde hedeflediğimiz en önemli amaçlar arasındadır.
4. Çocuğun bir parçası yapmak: Engelli çocuğun akranları için söz konusu olan tüm yaşantıları deneyimlemesine mümkün olduğunca olanak sağlanmalıdır. Çocukların gelişimindeki farklılık, onun parkta oyun oynamasını, aile bireyleriyle birlikte sinemaya, alışverişe vb. gitmesini, doğum günü kutlamasını engellememelidir.
Dolayısıyla amacımız, farklılığı ne olursa olsun, öğrencimizi toplumun bir parçası olarak yaşamını sürdürebilecek bilgi ve becerilerle donatarak, bağımsızlaşabilmesini sağlamaktır.
Erken Özel Eğitim Programları, Amaçları ve Özellikleri
Erken özel eğitim programlarının genel amaçları şöyle gruplanabilir. :
- Çocuklar için: (a) gelişimsel becerilerin en iyi şekilde kazanılmasını sağlama; (b) belirli durumlarda ve ortamlarda birlikte yaşayacakları topluma uyumlarını en üst düzeye çıkarma; (c) kişisel bakımlarını yapabilme düzeylerini ve sosyal yaşamlarının kalitesini arttırma.
- Aileler için: (a) çocuklarıyla ilgili uygun kararları alabilme; (b) çocuklarıyla, hem aile hem de çocuk için doyurucu ve yararlı şekilde etkileşimde bulunabilme; (c) çocuklarının gelişimine katkıda bulunabilme; (d) toplumla bütünleşme.
- Hizmeti sağlayanlar için: (a) gelişim yetersizlikleri olan çocukların ve ailelerinin toplum tarafından kabulünü arttırma; (b) erken özel eğitim programlarını uygulama ve geliştirme; (c) gelişim yetersizlikleri olan çocukları, ailelerini ve sunulan hizmetleri destekleme ve savunma.
Ailelere sağlanan erken özel eğitim programlarının temel özelliklerini şöyledir:
- Aileyi karar verme, planlama, değerlendirme ve uygulama düzeyinde programa katma.
- Hizmetleri, sadece çocuğu değil bütün aileyi işin içine katacak şekilde geliştirme ve planlama.
- Amaçların oluşturulmasına ve uygulamanın öncelikle aile tarafından planlanıp yürütülmesine rehberlik etme.
- Aileye seçenek önerme ve ailenin katılım oranı hakkındaki kararına saygılı olma.