Eğitimcisi bir gün derste Deniz’e sorar: Deniz’ciğim, Evimizde hangi hayvanları besleyemeyiz? Deniz: KUDUZLARI öğretmenim!
Çocuklardan İnciler
Eğitimcisi bir gün derste Deniz’e sorar: Deniz’ciğim, Evimizde hangi hayvanları besleyemeyiz? Deniz: KUDUZLARI öğretmenim!
Ali’nin annesi: Haydi, oğlum, akşam oldu, eve gel artık! Ali: Ama anne! Dünya ışığını söndürmedi ki daha…
Eğitimci sorar: Sen büyüyünce ne olacaksın, Özlem? Özlem: Tabii ki doktor olacağım. Eğitimci: Peki, doktorlar ne iş yaparlar? Özlem: Ne olacak! İNSANLARI TAMİR EDERLER!
Eğitimci: “Söyle bakalım, Mahsut! Virgül nerelerde kullanılır?” Mahsut: Nerede olacak öğretmenim, Tabii ki defterlerde!”
( Bir gün sınıfta çalışırlarken, eğitimci çizdiği resmi Can’a gösterir. Ve sorar…) Eğitimci: Bu ne resmi Can?” Can: Ağaaaaç! Eğitimci: Peki, ne ağacı olabilir sence? Can: Iıııııı! YAPRAK AĞACI!
Eğitimcisi Didem’e sorar: Didem’cim, en çok hangi hayvanı seviyorsun?” Didem: İnekleri öğretmenim! Bu cevap karşısında şaşıran eğitimci: İnekleri mi? Peki ama neden? Didem: Bir tek onun etini yiyebiliyorum da ondan!
( Eğitimcisiyle Doğukan, resimli öykü kartlarına bakmaktadırlar. Doğukan kartları sıraladıktan sonra, köpek resmini gösterir ve anlatmaya başlar…) Doğukan: Karabaş, bir gün yolda yürürken, ne bulmuş biliyor musun? Eğitimci: Ne bulmuş? Doğukan: Yavruuu… Eğitimci: Ne yavrusu ?” Doğukan: Ne olacak. ANNE YAVRUSU!
Eğitimci: Ali’cim, Özgür insanlar ne yaparlar? Ali: Ne yapacaklar! Oyun oynarlar tabiî ki.
Eğitimci: Suna sen büyüyünce ne olacaksın? Suna: Suna olcam!..
(İki kardeş olan Mustafa Bey ve Erdal Bey, birbirlerine çok benzemektedirler. Abdülkadir, bir gün seans bitiminde, evine gidecekken, Mustafa Bey ile karşılaşır.) Mustafa Bey: Güle güle, Abdülkadir. Abdülkadir: Hoşça kal Mustafa Ağbi… Abdülkadir’in annesi: Hah, sonunda öğrendin Mustafa Ağbinle, Erdal ağbini… Hep karıştırıyordun ya… Abdülkadir: Hayır, hayır. Ben karıştırmıyordum, Onlar kendileri karışmışlar…
( Meslekler konusu çalışılırken, eğitimcisi Gizem’e sorar.) Eğitimci: Gizem’ciğim, eti nereden alırız? Gizem, biraz düşündükten sonra cevap verir: Bizim evin oradaki Şok Marketten öğretmenim. “
Buse, annesinin kolundaki beni fark ederek, annesine sorar: Buse: Anne bu ne? Annesi: BEN!, diye cevap verince, Buse bu kez kendi elindeki beni gösterir ve… Anne, bak bu da SEN!, der.
Oğuzhan ile öğretmeni dil çalışmaları esnasında, tekerleme söylerlerken… Eğitimci: Çan çan çikolata. Hani bana limonata. Limonata bitti …” Oğuzhan: Eeee, gidip bakkaldan alsana !... “
Eğitimci: Onur’cuğum. Köpekler ne yer? Onur: Soğan yer öğretmenim. Eğitimci: Aşkolsun sana Onur. Köpek soğanı nereden bulacak? Onur: Pazardaaaaan!
Eğitimci: Ali, korsan ne demektir? Ali: Denizin mafyası demektir.
Mustafa, bir büyük köpekbalığı, yanına bir de küçük balık çizer. Ve eğitimcisiyle, köpek balığı hakkında konuşmaya başlarlar. Eğitimci: Mustafa, sence köpek balıkları hasta olur mu? Mustafa: Olmaz, öğretmenim. Eğitimci: Peki neden hiç hasta olmazlar? Mustafa: Balık yerlerde onun için…
Eğitimci ile Buse, resimli kartlarla çalışırken, elindeki buzdolabı resmini Buse’ye uzatıp sorar: Buse’cim, bu kartta ne görüyorsun? Eeee, dolaaaap! Peki ne dolabı? Eeee, dolap işte! İçine ne koyuyoruz peki? Ayakkabılarımızı mı? Buzdolabı resminin içindeki pastayı gören Buse heyecanla atılır! PASTA DOLABI!
Sınıfta Büşra ile eğitimcisi, kâğıt katlama tekniği ile melek yaparken… Eğitimci: Büşra, melekler ne yaparlar? İyilik yaparlar. Onlar iyi insanlardır. Senin etrafında da melekler var mı? Var, ama kötüleri de var. Kim mesela? Arkadaşım Eda. O cehenneme gidecek. Orada volkanlar var. Peki, iyi insanlar var mı? Var. Benim! O zaman sen de cennete mi gideceksin? Evet, ama gitmek istemiyorum. Neden? Orda kimse yoktur. Çok SIKILIRIM.