Bu söyleşi Nehir KUYURTAR Tarafından
Prof.Dr.Barış Korkmaz ile Gerçekleştirilmiştir
ÖZGEÇMİŞ
Prof. Dr. Barış Korkmaz, 1991 yılında İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Nöroloji uzmanı olmuştur. Halen aynı birimde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. 1 yıl süre ile yurt dışında (ABD ve Avrupa’da) çocuklarada öğrenme ve konuşma bozuklukları ve otizm üzerinde çalışmıştır. 100’e yakın ulusal ve uluslararası yayını vardır. Kitapları arasında Yağmur Çocuklar, Pediatrik Davranış Nörolojisi ve Asperger Sendromu bulunmaktadır.
Dil nedir ve nasıl gelişir?
Dil, insanlar arasında iletişimin en önemli araçlarından biridir. Gerçi dil dışında da birçok iletişim araçları (örneğin jestler) vardır. Sözlü ya da yazılı lisan, insan canlısına özgü karmaşık nöropsikolojik bir işlevdir. Dil, insanlar arasında gelişmiş sembolik bir iletişim biçimi ve insanın psikolojik işlevlerini zenginleştiren, yetkinleştiren ve zihinsel organizasyon için gerekli bir araçtır. Dilin kendisi sözlü iletişimi ve yazılı diyebileceğimiz sözlü olmayan kısımları da içerir. Dil bir kod sistemidir. Belirli bir düşünceyi, fikri bir başkasına aktarmak için veya başkasına aktardıklarını atfetmek için kullanılan bir semboller sistemidir. Aynı zamanda dil, toplumun bireylerden bağımsız olarak tarih boyunca geliştirdiği bir iletişim sistemidir.
Hem çevre hem de biyolojik faktörler etkilidir diyebilir miyiz?
Kesinlikle söylenmesi gereken dilin bu iki faktörle geliştiğidir. İnsan yavrusu belli bir dili konuşan insanlar arasında bunu öğrenmeye aday biri olarak doğar ve kendi içsel eğilimlerinin de yardımıyla karşılıklı bir etkileşim içinde anadilini öğrenir. Bu süreçte beyin gelişimine bağlı bir gecikme ya da sapma, yahut bir kez bir dil öğrenildikten sonra beyinde konuşma merkezlerinin bozulması dil ve konuşma sorunlarına yol açar.
Çocuklar dili nasıl öğrenirler?
Çocuklar dili öncelikle buna hazır bir beyinleri olduğu için öğrenirler. Şimdiye kadar hiçbir hayvan bütün şartlar sağlansa bile insan düzeyinde dili öğrenememiştir. Çünkü bir tek insanların dili öğrenmeye hazır bir beyinleri ve uygun toplumsal koşulları vardır. Bebeklerin beyni genetik olarak belirlenen bir süreçte daha anne rahmindeyken 2. ayda buna hazırlanmaya başlar.
Beynin hangi bölgeleri konuşmayla ilgilidir?
Özellikle beynin sol tarafında bazı bölgeler dil işlevlerine hazırlanır ama sağ tarafta da dille ilgili birçok işlev gerçekleştirilir. Ama bir çocuk dile hiç maruz kalmadığında dili kendi başına öğrenemez. Dili öğrenmek için toplumsal bir dilin konuşulduğu bir çevre olması gerekir. Öncelikle de çocuğa dili öğrenecekmiş gibi davranan bir insanın varlığı gerekir. Bu da anne veya babadır. Çünkü çocuklar dili öncelikle “annece” üzerinden öğrenirler.
Dil yetisinin kazanılmasında genlerin önemi nedir?
Beyinsel gelişim ile dilsel gelişim arasında paralel bir ilişki olduğu biliniyor. Genler beyinde dil ile ilgili bir takım bölgelerin olgunlaşması için zorunludur. Eğer bu genlerde bozukluk olursa beynin konuşma merkezleri yeterince gelişmez ve dil öğrenimi sağlıklı bir biçimde gerçekleşemez.
Hangi genlerdir bunlar, biliniyor mu?
Şimdiye kadar dil ve konuşma yetisi ile ilgili olduğu sanılan 7-8 tane sorumlu gen saptandı. Bunlardan 1 tanesi özellikle medyada dil geni olarak biraz daha sivrildi ama dil gibi karmaşık bir işlev için çok daha fazla genin etkili olduğu sanılmaktadır. Hangi gen ağırlıklı bozuluyorsa buna bağlı olarak farklı dil sorunlarının ortaya çıkması muhtemeldir. Ancak dil ve konuşma ile ilgili genlerin tümüyle saptanması bile bu konuda kolay çözümlere neden olmayacaktır. Çünkü dil ile ilgili olan genlerin vücutta bambaşka başka görevler üstleniyor olmaları da kuvvetle olasıdır.
Dil ile konuşma arasındaki fark nedir?
Dil daha çok sembolik işlevi olan bir yetidir. Konuşma ise bu sembolik aktivitenin gerçeğe dönüşmesi için özellikle ağzımızı, dilimizi kullanarak gerçekleştirdiğimiz motor bir olaydır. Ama günlük yaşamda dil ile konuşma arasında bir ayırım yapmasak da eğitsel açıdan böyle bir ayırım yapıyoruz. Dil daha sembolik işlevleri etkiler ve daha kavramsaldır. Konuşma ise daha çok sese ve artikülasyona dayalıdır.
Gelişimsel dil bozukluğu nedir?
Gelişimsel dil bozukluğu deyince çocukların beyinlerinde özellikle dil öğrenmeyle ilgili kısımların yeterince olgunlaşmamasıyla açığa çıkan veya bozuk olmasıyla oluşan ve çocukta konuşma gecikmesine yol açan veya yetersiz konuşma gelişimine yol açan bozuklukların tümünü anlamamız gerekiyor.
Saf bir gelişimsel dil bozukluğu tanısı koyabilmek için çocuğun zekasının normal seviyede olması, beyinde bir bozukluk olmaması, işitme sorununun olmaması, çevresinde konuşulan bir dilin olması ancak buna rağmen öğrenemiyor olması gerekir.
Nedenleri nelerdir?
Nedenlerini henüz bilmiyoruz. Dil ve konuşma ile ilgili genlerde bir bozukluk olduğu düşünülmektedir. Buna bağlı olarak dil ile ilgili beyin bölgeleri yeterince olgunlaşamamaktadır. Bunun sonucunda da daha çok dil ile ilgili beyin bölgelerinin dille gelen uyaranları yeterince çözümleyememesi söz konusudur.
Gelişimsel dil bozukluğu diğer bozukluklardan nasıl ayırtedebiliriz?
Bir çocukta dil ve konuşma bozukluğuna yol açan çok neden vardır. Bu nedenlerden birbirinden bir hayli farklı olabilir. O nedenlerden en ilginç ve en önemli olan bir grubu gelişimsel dil bozukluğu oluşturur. Örneğin gelişimsel dil bozukluğu işitme engelli çocukların dil bozukluğundan birçok özellik açısından ayrıdır. İşitme engelli bir kişinin beyni sağlam ve sağlıklı olmasına rağmen işitme olmadığı için dille ilgili ses bilgileri ulaşmaz. Gelişimsel dil bozukluğunda ise çocuğun işitme ile ilgli bir sorunu yoktur; sesler beynin ilgili merkezlerine ulaşır ancak beynin dil ile ilgili bölgesinde işlem görmez. Sonuçlar ve seyir şekli de birbirinden farlı olur.
Gelişimsel dil bozukluğunun çeşitleri nelerdir?
Dilin 4 boyutu vardır. Bunlar fonoloji, gramer (sentaks-morfoloji), semantik ve pragmatiktir. Dil sorunlarında bu 4 alanda değişik şekillerde bozulmalar olabilir. Fonoloji alanında bozukluk bizim karşımıza daha çok telaffuz bozukluğu olarak çıkabilir. Ses bozukluğudur. Yani kişinin ana dilinin seslerini öğrenememesi söz konusudur. Gramer (dil bilgisi) sorununda, ya söz dizimi bozulur ya da ismin halleri, fiil çekimleri ve ekleri doğru olarak kullanılamaz. Semantik (kavram) alanda bozulma ise sözcük bilgisi, yani sözcüklerin kavramsal içeriği ve karşısındaki anlama ve anlam ifade etme bozulur. Pragmatik sorunda ise dili kullanma yani dili sosyal kurallara ve iletişim amaçlarına uygun olarak kullanmada yaşanan sorunlar anlaşılır. Genellikle gelişimsel dil bozukluğunda karşılaşılan fonolojik ve gramer bozukluklarının bir arada olmasıdır. Bunun dışında bir başka grup ise semantik ve pragmatik dil bozukluğudur. Otistik çocuklarda ya da Asperger sendromunda daha çok semantik ve pragmatik dil bozuklukları görülür.
Gelişimsel dil bozukluğunun yaygınlığı cinsiyete göre farklılık gösterir mi?
Erkeklerde 2-4 kat kadar daha çok görülür.
Anne babalar çocuklarında hangi belirtileri gördüklerinde gelişimsel dil bozukluğundan şüphelenmelidirler?
Aslında dikkatli olmak gerekir, çünkü pek çok çocukta dil gelişiminin sınırları geniştir. Ancak çocuk 2 yaşına geldiği halde hiç konuşmuyorsa, 3 yaşına geldiği halde cümle kurmuyorsa endişelenmek gerekir. Dolayısıyla alt sınırdan çok üst sınırdan bahsedebiliriz. Alt sınır daha çok ailenin biraz bakış açısına, çocuk doktoruyla olan ilşkisine göre bir parça değişir. Çok aşırı tedirgin olmamak gerekir ama gelişiminin yaş açısından beklenen üst sınırlarına da dikkat etmek gerekir.
Teşhisi kimler ve nasıl koyarlar?
Teşhisi ya bir çocuk nöroloğu ya da bir çocuk psikiyatristi koyabilir. Genellikle bu durumdan ilk endişelenen kişi ise çocuğun kendi doktoru olur. Ailenin çocuk doktoruyla bu sorunu açıkça konuşmasında fayda var. Eğer bir psikoloğa ya da bir pedagoğa giderse bunların da bir kez olsun bir nöroloğa yönlendirmesinde yarar var bana göre. Teşhis, deneyim, gözlem ve bir süre izleme ile koyulur. Fakat özellikle işitme engeline bağlı olanları ayırt edebilmek için mutlaka işitme ile ilgili testlerin yapılmasında yarar var. Bazı durumlarda psikiyatrik bir değerlendirme şarttır.
Gelişimsel dil bozukluğunun zeka ile ilişkisi nedir?
Bu bozukluk tamamen zekası çok iyi olan birinde bile karşımıza çıkabilir. Zaten zeka sorunu olan çocuklarda da belirli bir düzeyde gelişimsel dil bozukluğu olabilir. Ama tanım olarak bir çocuğun gelişimsel dil bozukluğuna sahip olduğunu söyleyebilmemiz için normal bir zekaya sahip olması gerekir.
Gelişimsel dil bozukluu olan bir çocuğun sözel olmayan zekasını ölçerken nelere dikkat edilmelidir?
Sözlü komut ve yanıtlara dayanan testlerden kaçınmak gerekir. Aksi takdirde yanıltıcı sonuçlar elde edilir. Gelişimsel dil bozukluğu olan bir çocuğun zekasını tespit ederken uygun testler kullanılsa da test sonuçlarına dikkatle yaklaşmak gerekir. Öyle olmadığı halde zekası normalin altında çıkabilir.
Epilepsi ile gelişimsel dil bozukluğu arasında bir ilişki var mı?
Çok seyrek bazı epilepsi türleri var. Bunlar doğrudan dil bozukluğuna yol açıyorlar. Onlarda gelişimsel dil bozukluğunun içine giriyor. Bunun dışında dil ve konuşma sorunu olan çocuklarda hafifçe artmış bir epilepsi nöbeti geçirme riski vardır. Kronik epilepsilerde de dil işlevlerinde bozulma olabilir.
Epilepsi olduğunda gelişimsel dil bozukluğu oranı artıyor mu?
Çok erken başlangıçlı ve tedaviye dirençli epilepsilerde dil ve konuşma bozukluğu riski yüksektir. Gelişimsel dil bozukluğu olanlarda epilepsi oranı normalde görülene kıyasla oldukça artıyor.
Erken teşhisin önemi nedir?
Erken teşhis çok önemli. Birçok yönden. Bunlarlardan bir tanesi aileyi yönlendirmek, bilinçlendirmek, çocuk için elverişli bir ortam sağlamak, en önemlisi de dil ve konuşma terapisi gerekiyorsa buna bir an önce başlamak.
Dil terapisinin gerekmediği durumlar var mıdır?
Erken dönemlerde hemen gerekmeyebilir, biraz beklenebilir.
Hangi yaşlar erkendir?
Dil ve konuşma terapsitleri örneğin 2 yaşındaki bir çocuğa hemen dil terapisine başlamayabilirler. Çünkü önceliği özel eğitim örneğin dikkat eğitimi alabilir.
Hangi yaşlarda dil-konuşma terapisinin başlanması daha uygun?
Üç veya genellikle 4 yaşları uygun yaşlar olabilir. Dil bozukluğunu taklit eden sorunları ayırt etmek için de bu süre gerekli olabilir.
Kimler verir bu eğitimi?
Genellikle konuşma ve dil terapistleri. Onların dışında odyologlar bu konuda çalışırlar. Bu alanda kendini yetiştirmiş fizyoterapistler, bazen psikologlar, pedagoglar, sınıf öğretmenleri ve hemşireler de bu boşluğu başarıyla doldurabilirler.
Bu bozukluğa sahip çocukların ailelerine tavsiyeleriniz nelerdir?
Çocuğu çok sıkıştırmamaları, özgüvenini kırmamaları bir yandan da desteklemeleri gerekir. Çocuğun öğrenme koşullarını uygun hale getirmeleri, eğitimcileriyle olumlu ve çok yakın bir diyalog içerisinde olmaları, söylenenleri uygulamaları son derece önemlidir. Ailece daha toleranslı olmaları gerekir. Eğer sorun sadece gelişimsel bir dil sorunuysa, doğru yerlere ulaştıktan sonra aşırı endişeye kapılmaları ve çocuğa sürekli dayatmaları gereksiz ve yanlıştır. Ancak gelişimsel dil bozukluğunun bir boyutu var o da semantik-prgamatik boyuttur. Düzelmesi pek mümkün olmayan Asperger Sendromuyla çok yakından ilişkili olan bir bozukluktur. O zaman riskler çok daha artıyor. Aşırı endişeye kapılmaları ve çocuğa sürekli dayatmaları gereksiz ve yanlıştır.
Tedavi süresinde hedeflerin belirlenmesinde neler dikkate alınmalıdır?
Ağır olanlar hariç bu çocukarın büyük bir kısmı özellikle okul çağına geldiklerinde bu sorunlarını aşarlar. Eğer düzelmezse altında başka bir neden vardır bu araştırılabilir. Düzelme yönünde daha etkin önlemler almak gerekebilir veya tanıyı zenginleştirmek yararlı olabilir. Esas sorun düzelenlerde bile daha sonra ortaya çıkması muhtemel öğrenme ve davranış sorunlarını önlemektir. Bu çocukların sözel zekaları oldukça düşüktür. Aileyi bunlara karşı uyarmak, çocuğu bunlara karşı donanımlı kılmaya çalışmak gerekir. Umutsuzluk, okula gitmeyi reddetme, arkadaşlarıyla anlaşamama, yalnız bırakılma, saldırganlık ve daha bir çok sıkıntı yaşanabilir. Bu çocukların çoğu ileride dikkat eksikliği hiperaktivite sorunları ve öğrenme bozukluğu için risk taşır. Esas sorun da bu olur.
Gelişimsel dil bozukluğu olan çocukları otizmli çocuklardan nasıl ayırabiliriz?
Otizmli çocuklarda dil bozuktur çünkü dili önceleyen ve hazırlayan yetiler (karşılıklı dikkat, bağlanma vb.) bozuktur. Dil de buna bağlı olarak bozuk gelişir. Aslında sözel olmayan iletişimleri bozuktur; otizm nihayetinde bir iletişim hastalığıdır. Başkasını anlayamama hastalığıdır. Gelişimsel dil bozukluğunda sadece dil sorunları görülürken otizmde birçok ek sorun izlenir. Dil bozukluğu olduğu için iletişim bozulabilir ama sözel-olmayan iletişim bozuk değildir. Gelişimsel dil bozukluğu olan çocuklar dille anlatamadıklarını başka yollarla anlatabilirler. İnsanlarla ilişki kurabilirler. Sözel olmayan pragmatikleri sağlamdır.
Otizmli çocukların gelişmsel dil bozukluğuna sahip olduğunu söylebilir miyiz?
Ben öyle olduğunu düşünüyorum. Evet, bütün otizmli çocuklarda gelişimsel dil bozukluğu vardır. Örneğin biçimsel açıdan dil gelişimi zamanında ve normal olan Asperger sendromlu kişilerde bile semantik-pragmatik tipte gelişimsel dil bozukluğu vardır.
Gelişimsel dil bozukluğu, Asperger sendromuna yol açar mı?
Böyle bir bulgu yok elimizde. Ancak bazı araştırmacılara göre semantik-pragmatik gelişimsel dil bozukluğu ile Asperger sendromu aynı klinik durumlardır.
Gelişimsel dil bozukluğundan ayrı olarak işitme engellilerin bilişsel gelişimleri açısından işaret dilinin önemi nedir?
Eğer işitme engelli kişide sözlü dil hiç gelişmiyorsa bu mutlaka yapılmalı. Önemli olan dilin gelişiminden ziyade dilin düşünce ile olan ilişkisidir. İşaret diline karşı olanlar, işaret diliyle kişinin diğerleriyle iletişim kuramayacağını, dolayısıyla kişinin toplumun dışında kalacağını öne sürerler. Kısmen de haklıdırlar. Ancak işaretle de olsa sembolik bir dil gelişmezse düşünce de gelişmez. Bu daha da kötü sonuçlara, örneğin zeka körelmesine yol açabilir. Düşüncenin gelişimi için dil gerekir. İşaret dili de sembolik bir dildir. Görsel bir dil olmasına rağmen tıpkı sözlü dil gibi sol beyinde temsil edilir. Onun için başka bir seçenek kalmadığında işaret dili mutlaka devreye girmelidir.
İşitme engeli ve hiperaktivite arasında bir ilişki var mıdır?
İşitme engelli çocuklarda dil gelişimine paralel olarak kavram gelişimlerinin de olduğu bilinmektedir. Ancak duygularını düzenlemede ve davranışlarını ayarlamada oldukça zorluk çekebiliyorlar. Dolayısıyla işitme engelli çocuklarda diğer çocuklardan daha fazla duygusal sorunlara, patlamalara, uyumsuzluklara rastlanabilir ve bunların sonucu örneğin hiperaktif davranışlar sergileyebilirler.
Gelişimsel dil bozukluklarıyla ilgili yeni bir kitap çalışmanız olduğunu biliyoruz. Kitabınızdan biraz bahseder misiniz?
“Beyin ve Dil “ adıyla çok yakında Yüce Yayıncılık tarafından basılacak. Bu kitap ağırlıklı olarak alanda çalışan uzman kişilere yönelik olarak hazırlanmıştır. Nobel kitapevlerinde bulunacağını sanıyorum. Başlıca konu başlıkları şöyle:
1. Normal dil ve konuşma gelişimi
2. Çocuklarda işitme sorunları ve dil gelişimi
3. Konuşma özellikleri ve bozuklukları
4. Gelişimsel dil bozuklukları
5. Bazı özel durumlarda dil ve konuşma gelişimi
6. Bazı gelişimsel ve edinsel nörolojik hastalıklara
özgü konuşma / dil sorunları
7. Afazi sendromları
8. Bazı nöropsikolojik testler ve biyolojik inceleme yöntemleri
9. Dil ve Konuşma terapisi
10. Sözel-olmayan iletişim ve toplumsal bilişin nörolojisi
11. Dil gelişimine ait bazı kuramsal sorunlar
12. Türkçe ve Türkçenin bazı özellikleri
Benzeri fakat daha popüler nitelikte ve uzmanlığının başlangıcında olan kişilere yönelik bir başka kitap da dil ve konuşma terapistleri ile birlikte hazırlanmakta olup büyük olasılıkla 2006 ortalarında piyasaya çıkacaktır.
Nehir Kuyurtar TODEG’in
Toplumsal Duyarlılık Gönüllü Liderliği Programını Başarıyla Tamamlamıştır.
Boğaziçi Üniversitesi PDR 4. Sınıf Öğrencisi
TODEG Gönüllülük Komitesi Üyesi
06.01.2010 – Prof.Dr.Barış Korkmaz ile Nehir Kuyurtar Tarafından Yapılmıştır