Okula Hazır Oluşluk Programı

Okul öncesi eğitimi, doğumdan altı yaşa kadar olan dönemi kapsar.  0–6 yaş arasındaki okul öncesi yılları, kişiliğin oluşumu ve şekillenmesi, temel bilgi, beceri ve alışkanlıkların kazanılması ve geliştirilmesinde ileri yıllara olan etkisi nedeniyle, yaşamın en kritik dönemlerinden biridir.

Tesadüflere bırakılamayacak kadar ciddi, bilimsel ve sistematik bir organizasyon ile yönlendirilmesi gereken okul öncesi eğitim hizmeti, tüm eğitim sisteminin en can alıcı, en önemli bölümüdür.

 

Okul Öncesi Eğitimi Çocuklara Neler Kazandırır?

3–6 yaş dönemi çocukların zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimleri için en önemli dönemdir. Çocuklar sosyalleşmek, başka çocuklarla bir arada olmak ihtiyacındadırlar. Anaokulları çocukların paylaşma, bir arada olma, birlikte hareket edebilme ve oyun oynama ihtiyacını karşılar.  Becerileri ve zihinsel kapasiteleri birbirine yakın olan yaşıtlarıyla birlikte olmak, çocukların yaşayarak öğrenmelerini sağlar.

Çocuklar anaokulunda hem eğlenmeli, hem öğrenmeli, yeni ilgi alanları edinmelidirler. Öğrenirken eğitim hayatlarının temeli olan birlikte hareket edebilme, grupla birlikte karar alabilme, sıra bekleme, kendini grup içinde ifade edebilme, istek ve ihtiyaçlarını ifade etme, kuralları öğrenme ve bu kurallara ve sınırlamalara uyma gibi becerileri de kazanırlar. Yaşlarına uygun olan gerekli kavramları ( renk, sayı, şekil vb.), el becerilerini, sosyal becerileri de anaokullarında kazanırlar.

 

Anaokuluna Başlama Yaşı:

Anaokuluna başlama, aile ve çocuğun yaşamında önemli bir dönemdir. Okul olgunluğu, çocuğun bedensel, duygusal, zihinsel ve sosyal anlamda okula hazır olması demektir. Ve bu durum çocuktan çocuğa değişebilir.

Anaokuluna başlama yaşı, çocukların ihtiyaçlarına ve özelliklerine göre farklılıklar gösterir.  Yaşamın ilk 3 yılında çocuğun bakımı ve eğitimiyle annenin ilgilenmesi en sağlıklı yoldur. Ancak annenin çalışması veya benzeri nedenlerle bebeğin bakımını yakın akrabalar veya bakıcılar üstlenebilir.

Çocuk 3 yaşa geldiğinde, okul öncesi eğitime başlamak için en uygun yaşa gelmiştir. Tam zamanlı program tercih edilmesi zorunlu değildir. Yarım günlük programlarla başlamak daha doğru olur.

 

Anaokulu İçin Hazır Oluşluk:

Çocuğunuzun anaokuluna başlamadan önce bazı becerileri kazanmış olmasında yarar vardır.  Örneğin bazı özbakım becerilerini ve tuvalet eğitimini kazanması; giysilerini giyip, çıkarabilmesi, burnu akınca silebilmesi, dişlerini fırçalayabilmesi gibi…

Bu dönemde temel fiziksel becerileri de edinmesi yararlı olacaktır: Örneğin, tek ayak üzerinde durma, sekerek sıçrama, top atma ve tutma,  müzikli oyunlar oynama gibi…

 

 

Çocuğunuzun anaokuluna hazır olup olmadığını anlayabilmeniz için göz önüne alabileceğiniz kriterlerden bazıları şöyledir:

  • Çocuğunuz yaşını biliyor mu?
  • Basit şekilde ev, insan vb. resim çizebiliyor mu?
  • Bazı harfleri bakarak kopya edebiliyor mu?
  • Modele bakarak           ,  + , X şekillerini çizebiliyor mu?
  • Renkler, şekiller,  mekânda konum vb. kavramları biliyor mu?
  • Nesneleri tanıyor ve işlevini biliyor mu?
  • Sayı sayabiliyor mu?
  • Sınırlı boyamalar yapabiliyor mu?
  • Makasla kesebiliyor mu?
  • Merdiven inip çıkabiliyor mu?
  • Tek ayak üzerinde sıçrayabiliyor mu?
  • Düzgün cümleler kurarak, istek ve ihtiyaçlarını anlatabiliyor mu?
  • Konuşmalarında geçmiş, şimdiki ve gelecek zamanları doğru kullanabiliyor mu?

Seçeceğiniz Anaokulunun Yeri:

Sizin kriterlerinize uyan, işyerinize ve ya evinize en yakın kurumu tercih etmelisiniz. Minik çocukların, servisle de olsa, uzak mesafelerdeki anaokullarına gitmeleri çok doğru değildir.  Güne yorulmuş başlamalarına yol açabilir.

Seçeceğiniz Anaokulunun Fiziksel Ortamı:

Anaokulu seçimi için görüşmelerinizde en kolay gözlemleyebileceğiniz özellik fiziksel görünümdür. Bu başlık altında dikkat etmeniz gereken önemli noktalar şunlar olmalıdır.

  • Güvenlik:  Yangın, deprem vb. durumlardaki önlemleri, ıslak zeminlerde kullanılan malzeme,  merdivenlerin korunaklılığı, kalorifer petekleri, sivri köşeler, elektrik prizleri,  giriş- çıkışların kontrolü…
  • Temizlik ve Düzen: Eski bir bina dahi olsa, düzenli temizlik ve bakım yapılıyor mu? Oyuncak ve eğitim materyalleri çeşitliliği ve malzemeleri nasıl? Temiz ve düzenli mi?
  • Mutfak:  Kullanılan malzemeler, genel görünüm ve düzen, yemek listesi, aşçı…
  • Havalandırma- Aydınlatma Durumu:
  • Isınma Durumu:
  • Sınıflar: Çocuklar hangi etkinlikleri nerelerde yapıyorlar? Bu ortamlar, o etkinliğin gerçekleştirilmesi için yeterince uygun mu?
  • En önemli ayrıntılardan birisi ise;  eğitim saatleri içinde çocuğunuzu gözlemleyebiliyor musunuz? Okul yeterince şeffaf ve güven verici bir tutum sergileyebiliyor mu?

Seçeceğiniz Anaokulu ile İlgili Yasal Konular:

  • Anaokullarının açılış izin belgesi olan RUHSAT, velilerin rahatça görebileceği bir yere asılmış olmalıdır.
  • Okulun kurucusu- müdürü bu konuda uzmanlığı olan bir kişi midir?
  • Öğretmenlerin ve yardımcı personelin yeterliliği, mezuniyet durumları çok önemlidir.
  • Öğrenci grupları: Çocuklar yaşlarına göre uygun gruplara ayrılmış mı? Ayrılmışlar ise grupların kişi sayısı nedir?
  • Pedagog / Psikolog bulunması: seçeceğiniz anaokulunda daimi bir uzman bulunuyor mu? Çocukların gelişimlerini izlemek ve olası bir problem durumunda aileyi uyarabilmek çok önemlidir. Çünkü olası bazı problemler, erken yaşta fark edildiklerinde, hızlıca çözümlenebilmekte, aksi halde uzun yıllar süren, eğitim hayatını ve sosyal yaşamını dahi etkileyen başka zorluklara dönüşebilmektedir.

Okul Seçimine Giderken:

Çocuğunuz için seçeceğiniz anaokulunu araştırırken, çocuğunuz yanınızda olmamalıdır.

Düşündüğünüz zaman, onun da fikrini almak, seveceği bir ortamda bulunmasını sağlamak daha iyi gibi gelebilir. Ancak, tüm yaşamı yaklaşık 36 aydan ibaret olan ve ailesi ile yakın çevresinin dışındaki insanları bile doğru dürüst tanımayan çocuğunuzdan böylesine önemli bir seçimi sağlıklı bir şekilde yapmasını bekleyemeyiz ki…  Belki eğitimi için hiç de uygun olmayan bir okulu, sadece beğendiği birkaç oyuncak nedeniyle isteyebilir ve siz zor anlar yaşayabilirsiniz. Bu yüzden siz kriterlerinizi belirleyip, seçiminizi yaptıktan sonra çocuğunuzu yeni okuluna götürmelisiniz.

Çocuğunuza bundan sonra oyun oynayabileceği, yeni bilgiler öğreneceği, yeni arkadaşlar kazanacağı bir okula başlayacağı söylenmeli ve bir gün yalnızca ziyaret- tanışma amacıyla okula gitmelisiniz. Ziyaret edeceğiniz saatin, çocukların eğlenceli bir aktivite saati olması daha yaralı olur. Tüm okulu gezdikten ve kendi öğretmeni ile tanıştırdıktan sonra, anaokulu yetkilisi, çocuğa okul hakkında bilgiler verebilir. İlk gün fazla kalmadan dönülmelidir.

Özellikle 3 yaş civarındaki çocuklar için, ilk hafta mümkünse günde 1, 2 saatten fazla okulda kalmamasına özen gösterilmelidir.  2. hafta bu süre 3-4 saatte çıkarılmalı ve yavaş yavaş süre uzatılmalıdır.

Anaokulunda İlk Günler:

Yeni başladığı dönemde, çocuğunuza fazla soru sormak, okulunu fazlaca övmek, ne yediğiyle, ne yaptığıyla, arkadaşlarıyla ilgilenmek adına çocuğu sıkboğaz etmek, sık sık okula gidip kontrol etmek çocuğunuzun okula uyum sürecini zorlaştırabilir.

Çocuğunuzla ilgili bilgileri, çocuğunuz yanınızda değilken, okul yetkilisinden öğrenebilirsiniz. Çocuğunuzu sorularla bunaltmak yerine, kendi anlattığı bir şey olursa onu dinleyin. Okul başladığı için çok mutlu olduğunuzu, onunla gurur duyduğunuzu belirtebilirsiniz.

İlköğretim yetişkinlik dönemlerinde alacağımız sorumluluklarımızın temelinin atıldığı bir dönemdir.

İlköğretime başlamak bir çocuğun ve ailesinin hayatındaki en önemli dönüm noktalarından birisidir. İlköğretim döneminde çocuğumuz –okul öncesi eğitim yaşantısı da yoksa- ilk kez evden ayrılacak, yeni arkadaşlar kazanacak, günün büyük bir bölümünü yeni arkadaşları ve yeni öğretmeniyle geçirecek…  İlk kez programlı bir eğitimin gerektirdiği çalışmaları yapacak, toplumsal yaşamın gerektirdiği kurallara uyacak, ailesinin ve öğretmenlerinin kendisinden beklediklerini yerine getirecek ve bir de matematik, okuma- yazma vb. birçok konuyu öğrenecek…

İlkokula başlama süreci, daha önceden okul öncesi eğitim kurumlarına gitmeyen çocuklarda daha da zor yaşanabilmektedir. Yen bir ortam, bilinmedik bir çok kural ve bunlara alışabilmek.. Bu sürece ait problemler okulun ilk günlerinde kendini gösterir. Çocuklar okula anne babalarıyla birlikte gelmekte, minik sıralarda, çocuklarla birlikte, ailelerde yerlerini almaktadırlar. Günler geçtikçe, sınıfların bu davetsiz konukları giderek azalacak, ancak bazı sınıflarda tek tük de olsa anneler yerlerini almaya devam edeceklerdir. Okul korkusu ya da anneye bağımlılık da diyebileceğimiz bu durum, ders başarısını da olumsuz olarak etkileyecektir. Öğretmen ve aile işbirliği ile bu sorunda zaman içinde çözümlenebilmektedir.

Okul öncesi eğitimin temel görevi, çocuklarımızın ilköğretimde başarılı olabilmesi için gerekli davranışları, kavram ve becerileri kazandırmaktır. Okul öncesi dönemde iyi yönlendirilmiş bir çocuk, ilköğretim için gerekli olan bilgi, beceri ve alışkanlıkları daha kolay kazanır ve ilköğretime daha kolay uyum sağlayabilir.

İlköğretime Hazır Oluşluğu Etkileyen Başlıca Etmenler:

İlköğretim döneminde çocukların kendilerinden beklenilenleri gerçekleştirebilmesi, bireysel özelliklerine olduğu kadar, ona sağlanan imkanlarla da bağlantılıdır. Özellikle fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal ögelerin durumu çok önemlidir. Aslında bu ögelerin tümü birbiriyle ilişkilidir ve birindeki yetersizlik diğerlerini de olumsuz etkileyebilmektedir.

Fiziksel Ögeler:  En önemli etkenlerden biri çocuğun sağlıklı ve normal bir beden gelişimine sahip olabilmesidir. Çocuğun okuma- yazma becerilerini yerine getirebilmesi için, sesleri doğru ayrıştırabilmeye, iyi duyabilmeye ve iyi görebilmeye de ihtiyacı vardır. Aksi halde sorunlar yaşaması kaçınılmazdır.

Zihinsel Ögeler: Çocuktaki öğrenme yeteneğini etkileyen bir başka önemli özellik de zihinsel gelişim ve zekâ düzeyidir. Zeka, çocuğun anne- babasından almış olduğu önemli kalıtımsal özelliklerden birisidir ve geliştirilebilmek için, uygun koşullar ister.

Duygusal Ögeler: İlköğretimin gerektirdiği beklentileri karşılayabilmek için, duygusal olarak da sağlıklı ve dengeli bir kişilik yapısına sahip olabilmek çok önemlidir. Duygusal dengesizlikleri olan, aileye bağımlı, aşırı hassas çocukların okula uyum süreci de oldukça zorlu olabilir. Duygusal sorunlarla, öğrenmedeki başarısızlık her zaman birlikte görülmektedir. Çocuğumuz, insanlarla rahatlıkla iletişime geçebiliyorsa, duygusal olarak rahatsa, özgüveni ve olumlu benlik algısı yüksekse  ve öğrenme konusunda istekli ise başarı oranı o derece yüksek olabilir.

Sosyal Ögeler: Çocuğun içinde büyüdüğü sosyal çevre, okula hazır oluşluğunda oldukça önemlidir. Ailesi, çocuğun yaşamının ilk altı yılında, onu hayata hazırlama konusunda önemli bir eğitim rolü üstlenir. Aile, çocuğa sağladığı olanaklar ve kazandırdığı deneyimlerle onu evden sonra ikinci en önemli eğitim kurumu olan okula hazırlama konusunda da sorumludur. Aile olarak, ev ortamında şu konular üzerinde önemle durmalıyız:

–   Ekonomik koşullar ( sosyo-ekonomik durum, yeterli- dengeli beslenme…)

–   Ev ortamındaki konuşma yapımız (iyi ve olumlu konuşma modeli olmak…)

–   Oyun ve çeşitli yaşantılar deneyimlemesi için olanak ve ortam hazırlamak

–   Okuma- yazma durumu ( Ailenin okuma düzeyi, kitaplara karşı ilgisi…)

–   Aile üyelerinin birbiriyle ilişkilerinin kalitesi…

Aileler olarak, en önemli görevimiz, çocuklarımızın tüm gelişim alanlarına yönelik eğitim ortamları hazırlayarak, çocuklara deneyerek- yaparak- yaşayarak öğrenme fırsatı sunmak, çocukların kendi ilgi, istek ve ihtiyaçlarını fark edebilmesine, yeni deneyimler kazanmasına, soran, sorgulayan ve düşünebilen bireyler olmasına yardımcı olmaktır.

OKUL SEÇİMİ

Çocuklarımızı hayata hazırlayacak olan “doğru” okulu seçebilmek tüm aileler için oldukça önemli bir konudur. Günümüzde, devlet okullarının kısıtlı olanaklarıyla en iyi eğitim öğretimi vermeye çalışmasının yanında, sayıları hızla artan, fiziksel koşulları ve olanaklarıyla ilgi çeken birçok özel okul arasında seçim yapabilmek gerçekten oldukça güç bir durum…

Okul, öğretmenleri, fiziksel ortamı, eğitim yaklaşımları, sosyal ve kültürel etkinlikleriyle bir bütündür. Okulu oluşturan her bir öğe, ancak birbirlerini anlamlı bir şekilde tamamlayabilirse etkin olabilmektedir.

Hangi okulu seçerseniz seçin, çocuğunuzun okul yaşamında sizin beklentilerinize uymayacak olaylar yaşayabilirsiniz. Doğabilecek sorunlarla başa çıkabilmek için en önemli gücünüz, “kendine güvenen çocuğunuz”dur. Önemli olan sorunlardan arınmak değil, sorunlarla başa çıkabilmek ve okulunuzla olumlu bir etkileşim içinde bulunabilmektir.

Her ailenin okuldan beklentisi farklı olacaktır. Bu nedenle beklentilerinizi ve kriterlerinizi iyi belirlemelisiniz. Ancak unutmamalısınız ki, okul seçiminize ilişkin kriterleriniz, çocuğunuzun gelişimi, kapasitesi, ilgi, ihtiyaç ve yetenekleri ile bağdaşmıyorsa, çocuğunuzun okulda başarılı ve mutlu olabilmesi ihtimali azalacaktır. Bu nedenle, kendi hayal ve ihtiyaçlarınızın ötesinde, çocuğunuz için en uygun olan okul özelliklerine odaklanabilmelisiniz.

Seçeceğiniz okullarda hangi özellikleri görmek istediğinizi listelemek önemli bir adımdır:  Okulun evinize uzaklığı, eğitimciler, o okulda okumakta olan öğrenciler ve ailelerin memnuniyet durumu, yönetim anlayışı, sosyal- kültürel etkinlikler, Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri, temizlik, ulaşım, sağlık, beslenme, emniyet, fiziksel ortam ve sınıflar…

Ne kadar çok okul ziyareti yaparsanız, o kadar farklı örnek görmüş olursunuz. Çocuğa ve aileye önem veren okulları anlayabilmek, duyarlı her ailenin rahatça gözlemleyebileceği özellikler taşır. Bu okullara girdiğinizde ortamın havasını, sıcaklığını, yaşanan mekan özelliğini hemen algılarsınız.

Okul ziyaretlerinizi mümkünse okulun açık olduğu, öğrenci ve velilerin gözlemlenebileceği zamanlarda yapmaya özen gösterin. Diğer velilerle görüşün. Onların yaşantı ve deneyimlerini, gözlemlerini paylaşmaya çalışın.

Okul seçimi yaparken, size en çok “siz” yardımcı olabilirsiniz. Çünkü çocuğunuzu en iyi tanıyan sizsiniz. Ancak daha önce okul yaşantısı olan, beklentilerinizin uyuştuğu ailelerin referansları size önemli bir yol gösterici olacaktır.

OKULDA İLK GÜNLER…

Çocuğunuz okulun ilk günlerinde, oldukça uyumlu davranabilir ya da tümden tepkisiz kalabilir. Bazı çocuklar da ise, ağlama, saldırgan davranışlarda bulunma, aileye bağımlı davranışlar gösterme gibi davranışlar gözlenebilir.  Aileler olarak size düşen, çocuğunuzun davranışlarını, okula başladığı ilk günden itibaren dikkatle gözlemlemek, gerektiğinde uzman yardımı alabilmektir.

Çocuklarınızın okula uyumu ve başarısı,

  • Onun kişilik özelliklerine,
  • Çocuk yetiştirme tutum ve davranışlarınıza, iletişim becerilerinize,
  • Çocuğunuzun sağlık durumuna,
  • İçinde yaşadığı sosyal çevrenin ona sunduğu ortamlara,
  • Okul öncesi eğitim yaşantısına,
  • Akademik olarak hazır oluşluk düzeyine, öğrenme ilgisine ve kapasitesine bağlıdır.

İlköğretime başlamak çocuğun hayatında çok önemli bir adımdır. Ancak bu duruma abartılı tepkiler vermek, çocuğu kaygılandırabilir ve okula uyumunu güçleştirebilir. Okula başladığı için, o güne kadarki yaşam düzeninden, oyun, uyku beslenme vb. düzen ve alışkanlıklarından birden bire vazgeçmesini beklememek gerekir. Okul açılmadan bir süre öncesinden, zamana yayarak yeni alışkanlıkları kazandırmaya çalışmalı, çocuğunuza zaman tanımalısınız.

Oyun oynayabilmek, çocuklarımızın en önemli işidir. Okul açıldığı için, çocuğumuzun oyun hayatının sona ermesini istememeliyiz. Oyun oynamasını yasaklamak ya da engellemek yerine, içinde oyunlarının da yer aldığı özel bir çalışma programı yapmalı, gününü ona göre planlamaya özen göstermeliyiz.

Çocuklarımızın okul hayatı ile ilgilenmek çok önemlidir. Ancak bu ilgilenme durumunu çocukları sorularla sıkboğaz ederek ya da yalnızca ders durumuyla ilgilenerek yapamayız. Çocuğumuza kendini ifade edebileceği rahat sohbet ortamları yaratabilmeli, kendi okul anılarımızı paylaşabilmeli, onlara kendilerini anladığımızı hissettirebilmeliyiz. Yalnızca dersler ya da ödevlerle değil, arkadaşlarıyla, okul ortamıyla, öğretmenleriyle kısaca okul yaşamının tümüyle ilgilendiğimizi gösterebilmeliyiz.

Günümüzde 1. sınıftan itibaren çocuklarımızı oldukça yoğun bir ders programı ve ödevler dizisi beklemektedir. Akranlarından ve derslerden geri kalmasın diye çocuklarımızı yoğun bir çalışma temposunun kucağına yönlendirirken unutmamalıyız ki, sağlıklı olan her çocuk –biraz geç de olsa- okuma- yazmayı öğrenebilir. Ancak bizlere düşen onlara okulu ve yeni bilgiler öğrenmeyi sevdirebilmektir.

Okula Başlama Süreci ile İlgili Kaygılar:

Okula başlama sürecinde yaşanan kaygılar ve okul korkusu, anne- baba tutumları ile çocuk ve öğretmenin özellikleri gibi durumlardan kaynaklanabilmektedir. Özellikle çocuğun tüm ihtiyaçlarını kendisi karşılayan, aşırı kaygılı, bağımsızlaşabilmesini desteklemeyen anne- baba tutumlarında okula başlama süreci, hem ailede, hem de çocukta kaygı yaratabilmektedir. Aşırı korumacı aile, çocuğunun tek başına bir şey yapamayacağını, sık sık hastalanacağını, sınıfta uzun süre oturmakta veya tuvaletleri kullanmakta zorlanacağını ya da bu sürecin kendi kontrollerinin dışında yaşanacağı, çocuğa yeterince yardımcı olamayacağı kaygılarını yaşar.

Ayrıca okula gidiş gelişlerde yaşanabilecek sorunlar, trafiğin yoğunluğu, servisin çocuğu unutması, çevre koşullar vb., öğretmenin eğitim anlayışı, cezalandırıcı tutumlar sergileme ihtimali, anne- babanın çocuğu okuldan söylenen saatte  almaması,  evde yeni doğan kardeşin varlığı ile anne-babanın çocuğu okula bırakıp kaçma ihtimalleri de çocuk tarafından düşünülebilmekte ve çocuğun kaygı düzeyini  arttırabilmektedir.

Çocuğunuzda, okul korkusu ya da ayrılma ile ilgili kaygı gözlemliyorsanız, çocuğunuzu önceden ayrılığa, bağımsızlığa alıştırabilirsiniz. Çocuğunuzun bu ayrılığa yavaş yavaş alıştırılması, öğretmeni ile de işbirliği yaparak, başlangıçta sınıfta, sonra koridorda, daha sonra bahçede beklemeniz gibi) çocuğun güvenini kazanarak ve verdiğiniz sözü mutlaka yerine getirerek kazanılabilir. Bu esnada iştahsızlık, karın ağrısı vb. yaratabileceği dirençlerin gerçek bir rahatsızlık olup olmadığını anlamak için doktor kontrolünden sonra, kısa süreli ve gerçekçi değilse fazla dikkate alınmaması gerekir.

Eğer anne- baba olarak, çocuğunuzun okula başlaması konusunda ciddi kaygılarınız varsa veya çocuğunuzda böyle bir durum gözlemliyorsanız, vakit geçirmeden bir uzman desteği almanız yaşanabilecek sorunları önlemeniz açısından oldukça önemlidir.

Okula Uyum Sağlamada Sorun Olabilecek Durumlar:

  1. Özgüveni yetersiz, anne- babaya aşırı bağımlı olan çocuklar,
  2. Gelişimleri akranlarından daha geri olan çocuklar,
  3. Akranlarından daha geç konuşmuş olan çocuklar,
  4. Dikkat ve odaklanma sorunu yaşayan çocuklar,
  5. Benmerkezci veya kurallara uyum sağlayamayan çocuklar,
  6. Arkadaşlarına uyum sağlayamayan, dışlanan, asosyal çocuklar,
  7. Engellendiğinde direnen, öfke tepkileri gösteren, isteklerini erteleyemeyen çocuklar,
  8. Kavramları ve sayı, renk, şekil vb. temel akademik becerileri kazanmakta zorlanan çocuklar,
  9. Okul öncesi eğitimden yararlanmamış, ailesinden ilk kez ayrılan çocuklar,

Okula uyum sağlayabilme konusunda sorun yaşayabilirler.  Okula hazır olmadan ilköğretime başlatılan çocukların okul yaşamında başarısız olma riski daha yüksektir. Ve bu başarısızlığın, onun gelecekteki yaşamını da olumsuz yönde etkileyebileceğini unutmamalıyız.

OKULA UYUM SÜRECİ VE OKUL YAŞANTISINA İLİŞKİN ÖNERİLER

Sevgili Anne ve Babalar;

Aşağıda ki öneriler çocuğunuzun okula uyum süreci ve okul yaşantısını daha verimli ve mutlu kılabilmek için oluşturulmuştur. Bu önerilerin bazıları sizin çocuğunuz için bire bir uygun olmayabilir. Ancak çocuğunuzun okulu ile ilgili olan ilişkisi konusunda size rehberlik edecek ve uyumunu kolaylaştıracak bir kılavuz niteliğinde olabileceğini umuyoruz. Kuşkusuz siz burada ki önerilerin çoğunu zaten biliyor ve yapıyorsunuz. Bunun düzenli ve yazılı bir metin halinde olması belirgin olmayan durumlarda, neyi, ne zaman, nasıl yapabileceğinizi derli toplu hale getirmeye çalıştık.

 Yeni eğitim öğretim yılının mutlu ve sağlıklı olması dileğiyle…

  1. Çocuğunuzu eğitim-öğretim yılına ve okula hazırlayın, motive edin, heveslendirin.
  2. Okula başladığı ilk gün hem sizin hem de çocuğunuz için çok heyecanlı ve önemli bir gündür. Karşılaşabileceği öncelikle olumlu yeni ilişki, yaşantılar ve okul hakkında konuşun ve bilgi verin.
  3. Okul araç-gereç kıyafetlerini (çanta, kalem, defter vb…) ve diğer alışverişlerinizi eğlenceli, keyifli ve zamana yayarak çocuğunuzla birlikte yapın. Bazı araç-gereçleri seçmesine, almasına ve hatta ödeme yapmasına fırsat verin ve destekleyin.
  4. Okul çantasını birlikte hazırlayın.
  5. Bu süre içerisinde çocuğunuzun okul ile ilgili kaygı, endişe, korku vb… duygularını tanımaya, anlamaya çalışın.
  6. Mümkünse okulu önceden ziyaret edip sınıfını, tuvaletlerini, okul bahçesini, kantini vb… yerleri tanıtın. Bu süre içerisinde onun bütün sorularına anlayacağı bir dille ve güven vererek açıklayın.
  7. Çocuğunuzun okula nasıl gidip geleceğini (anne-babanın bırakması, servisle gitmesi vb.) ve okulda ne kadar süre kalacağını ona açıklayın.
  8. Çocuğun okulda güvenle kalmasına yardımcı olmak için, gerekirse sevdiği bir oyuncağı veya size ait özellikli bir eşyayı (örneğin bir fotoğrafınızı) yanında götürmesine izin verin.
  9. Çocuğunuzun okuldaki günlük yaşantısında nelerle karşılaşacağını ona önceden anlatın ve kurallar konusunda bilgi verin. Bu tutumunuzu, çocuğunuzun uyum süreci tamamlanıncaya kadar genişleterek sürdürün.
  10. Çocuğunuza gerçekleştirilmesi olanaksız veya sizin olanaklarınızla yapmanız mümkün olmayan sözler vermeyin. Bu tür vaatlerle belki o anki durumu kurtarabildiğinizi sanabilirsiniz. Fakat bunun çocuğunuzla olan ilişkisini ve güveni onarması güç bir şekilde zedeleyeceğini unutmayın.   Çocuğunuza verdiğiniz bütün sözleri tutun ve yapamayacağınız sözler vermeyin.
  11. Okulun ilk günü çocuğunuzun duygusal durumu ve güven ihtiyacına göre uygun bir yer ve mesafede olun.(Koridor, sınıfa yakın bir yer, okul bahçesi gibi.)
  12. Çocuğunuzun öğretmeni ile mutlaka tanışın ve onu tanıştırın. Bu tanışmada onu olumlu özellikleri, güçlü yanları ve yapabildikleri ile tanıtın.
  13. Çocuğunuzun sınıfında ki arkadaşlarıyla tanışın, çocuğunuzu olumlu özellikleri ile tanıtın; kendisini tanıtmasına fırsat verin.
  14. Çocuğunuzun okulundaki diğer çocuklar veya aileler sizi, çocuğunuzu tanımadıkları ve henüz onunla geçirecekleri eğitim yaşantısına hazır olmadıkları için zayıf yönleri ve olumsuz davranışlarına önyargı ile yaklaşabilir, küçümseyebilir veya alay edebilirler. Bu şekilde olumsuz tepkilerin gelmesi veya çocuğunuzun bu tarz bir olayı yaşaması halinde çocuğunuza onu olduğu gibi sevdiğinizi ve kabul ettiğinizi gösterin. Yaşanılan olumsuz bir olayda sizin de beklenmedik tepkiler vermeniz, olumsuz olabilecek duygularınızı ona hissettirmeniz onun özgüvenini ve benlik algısını zedeleyecektir. Bu gibi durumlara da kendinizi hazırlayın. Çocuğunuzun bireysel farklarıyla birlikte tıpkı diğer çocuklar gibi kendine özgü, tek ve ayrı bir kişiliği olduğunu unutmayın. Ona sizin gösterdiğiniz kabul ve saygı okula ve başkalarına da örnek olacaktır.
  15. Çocuğunuzun okula uyumunu kolaylaştırmak için okula gidip-gelme düzenini ve okulda kalma süresini aksatmayın.
  16. Çocuğunuz okula gitmek istemez ve bunda direnir ise onu anlamaya çalışın; gerçek sebebi bulmak için onunla yumuşak bir ses tonuyla güven vererek konuşun.
  17. Sınıf öğretmeninin olumlu ve destekleyici bir tutumu ile aynı sınıftan çocuğunuzla arkadaşlık kuran bir başka öğrenci olduğunda, çocuğunuzun sınıfa ve okula uyumu büyük ölçüde gerçekleşmiş demektir. Bu noktadan sonra okul yönetimine özellikle de sınıf öğretmenine güvenin, yakın bir işbirliği içinde olmaya özen gösterin.
  18. Çocuğunuzun okula uyumu için öğretmenin sizden istek ve beklentileri olabilir, bunlara uymaya çalışın.
  19. İlk günlerde çocuğunuz tuvalet vb… ihtiyaçlarını tek başına yapmaya yeterli olsa bile güvenli bir mesafede yakınında bulunun; temizliğine ve giyinmesine yardımcı olun.
  20. Çocuğunuzun beslenme çantasını, sevdiği ve kolayca yiyebileceği yiyeceklerden oluşmasına özen göstererek birlikte hazırlayın. Beslenme zamanında nasıl yiyeceği hakkında bilgi verin, gerekiyorsa evde oyun şeklinde prova edin. Başka çocuklarla paylaşabilmesine hazırlayın.
  21. Çocuğunuzun sizin için önemli ve değerli olduğunu biliyoruz. Bunu, okula, öğretmenine ve çevresindeki kişilere çocuğunuzla olan ilişkinizdeki örnek tutum ve davranışlarınızla model olarak gösterin ve hissettirin.
  22. Çocuğunuzun ilk haftalarda (uyum sürecinde) herhangi bir okul araç-gerecini kırdığında veya kaybettiğinde onu suçlamayın, eleştirmeyin ve cezalandırmayın
  23. Çocuğunuzun okulla ilgili yaşantılarını sizinle paylaşması için ortamlar hazırlayın, fırsatlar yaratın, sorgulamayan eleştirmeyen bir tutumla konuşun ve paylaşın
  24. Çocuğunuzun okula ve sınıfa uyum süreci içerisinde sadece kendi çocuğunuzla değil, onun çevresinde ki olay, kişi ve durumlarla da ilgilenin. Çünkü bu, çocuğunuzun yeni çevresi ve yeni yaşantısıdır.  Böylece, onun ilgi, merak ve öğrenme ihtiyaçlarını da karşılayarak paylaşmış olursunuz.
  25. Çocuğunuzun bu yeni yaşantıya daha rahat uyum sağlayabilmesi için onun yakın ve güvenli arkadaşlık ilişkileri kurabilmesine yardımcı olun.
  26. Oturduğunuz yerde, size en yakın,  güvenli,  ulaşımı kolay okulları tercih etmeye özen gösterin.
  27. Çocuğunuzun farklılığından dolayı siz, çocuğunuz ve okul arasındaki ilişkileri yasal açıdan düzenlemeye yetkili olan kurum Rehberlik Araştırma Merkezleri’dir.
  28. Çocuğunuzun gerek okula kayıt işlemleri sırasında, gerekse daha sonraki eğitim süreci içerisinde o okulun bağlı bulunduğu bölgedeki Rehberlik Araştırma Merkezleri ile yakın ilişki içerisinde olmaya çalışın. Böylece, gerek kayıt gerekse eğitim yaşantısı içinde okul, siz ve çocuğunuz arasında çıkabilecek problemlere Rehberlik Araştırma Merkezi sayesinde önceden önlemiş veya çözmüş olacaksınız.
Right Menu Icon0 (553) 238 00 39